Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar,
kaynamaz kanlar
Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı
vicdanlar
Tegalübler, esaretler, tehakkümler,
mezelletler
Riyâlar, türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler..
Bu hazin gerçekleri görüp söylemesine
rağmen, bâzı çevreler, Mehmed Âkif'i
nedense, hep şarkın kayıtsız-şartsız hayranı,
batının amansız düşmanı gibi göstermiş-
lerdir. Halbuki, Şarkın geri kalmışlığına
Şarkın murdar suratına onun öfkesiyle
tüküren bir başka şairimizi hatırlamıyorum:
Ey bu toprakta birer na'ş-ı perişan bırakıp
Yükselen mevkib-i ervâh sakın arza bakıp
Sanmayın: şevk-i şehâdetle coşan bir kan
var
Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can
var.
Bakmayın hem tükürün çehre-i murdârımıza