Tahkîk olunsa nakş-ı temâsîl-i kâinât,
Ya hâb ü ya hayâl ü yâhud bir fesânedir.
(Kâinattaki suretlerin nakışları [hakkıyla]
incelense,
Ya uyku, ya hayal ya da efsane zannedilir.)
Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete,
Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir.
(Dünyanın işleri bir sona doğru sürüklenir
Yazın meyli kışa, ilkbaharın ise sonbaharadır.)
Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl,
Her i’tikâd akla göre gâibânedir.
(İnsan için kesin bilgiyi kazanma [üretme] ihtimali
yoktur,
Her inanış ve kabul, akla göre görünmezdir
[gizlidir].)
Yârab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç?
İnsanın ihtiyâcı ki bir lokma nânedir.
23