üzüm çaldığı sorunca, hiç gizlemeyip kölenin
yönergesini olduğu gibi anlattım. Benim
dürüst ve saf davranışım besbelli rahmet-
linin hoşuna gitti; zira, elime bir çok para
verdi ve Ahmet Bey'e teslim ile evimize
gönderdi.
Ne gariptir ki, rahmetlinin son kapudan-
lığında, kader gereği o ulu kişinin hizmetinde
bulundum. Bir gün Saray-ı Hümayun'a geldi.
Kendisiyle sohbet ederken hatırıma gelip:
"Bundan on altı, on yedi sene önce Kandil-
li'de, Havuzlubağ'da nişan atmak esnasında
iken, yeşil cübbe giymiş bir çocuğu üzüm
çaldığı sırada görüp Kavas Ahmet Bey ile
tutturarak getirtip ödüllendirdiğiniz hatıra
gelir mi?" diye sordum.
Rahmetli Paşa, son derece kavrayışlı ve zeki
olmakla derhal hatırladı ve "o çocuğa hâlâ
acırım; zira, babası her kim ise, yanına hırsız
bir köle katmıştı. Yoksa çocukta asla kötü-
lüğe anıklık görmedim. Çünkü, hiç gizle-