babamdan aldığım gündeliğimden cebimde
kalan yirmi para, yahut otuz, kırk parayı
eline sıkıştırırdım. O anda yüzü gülüp:
"Haydi, ben ikindi namazını kılmadım, sen
biraz oyna, ben de namazı kılayım." derdi. Ve
namazdan sonra çoğunlukla son cemaat
yerinde uykuya varıp, bir iki saat beni kendi
halime bırakırdı. Sonra, döneceğimiz sırada
niçin geciktiğimizi, eğer babam sorarsa
ikimizin cevabı bir olmak için, birlikte yalan
hazırlardık.
Durum böyle olmakla birlikte, lalam beni
dersime devam ve sınıfımdaki çocuklardan
ileri gitmem için isteklendirmekte elinden
geldiğince geri kalmazdı. Hatta, şiirler
düzmeğe başlayışım, o adamın özel çabası ve
bir şaşılacak rastlantı ile olduğundan,
burada anlatmaya yarar dışı göremem.
Bizim lalanın şiire çok düşkünlüğü vardı;
hatta kendisinin yazısı güç okunur derecede
imlasız olduğu halde, Aşık Ömer ve Gevheri'