يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله
ّ
قح
ّ
يعرش مك
ُ
ل ح ريفكتلا
1
dolayı mücerret bir şekilde mahza tekfir edilmelerinin caiz
olmadığında ittifak etmişlerdir.”
10
İhtilaflar vuku bulup ortaya dağılınca bazı ilim
talebelerine de tekfir hakkında sorular sordular. Nihayetinde
bu kimseler “Tekfirin dinin aslından” olup olmadığı
sorularıyla muhatap olmak zorunda kaldılar. Aynı zamanda bu
ilim talebeleri bu sorulara karşı hazırlıksız yakalandılar.
Ahmed el-Hazımi, Ömer el-Kuveyti vb. gibi bu konuda aşırı
giden kimselerden öğrendikleri fakat fıkhına inmedikleri
şeylerle cevap verdiler.
Bir kısmı da apansız bir şekilde bu sorular karşısında
tekfirin dinin aslından olduğunu söyledi. İlim sahibi kimseler
tarafından hak ortaya konulup tekfir’in şer’i bir hüküm olduğu
ortaya konunca bu ilim talebelerinden kimileri söyledikleri
sözlerden rücu etmekten ar ettiğinden dolayı hatasında ısrar
etti. Kimileri de hatalarından dönüp sözlerini yumuşatmak
zorunda kaldı. Kimileri de daha ileri giderek bu hakkı ortaya
koyan kimseleri tekfir ederek ayrılıkların derinleşmesine ve
kökleşmesine sebep oldular.
Aynı zamanda köklü bir ilmi altyapısı olmayan
kimseler nezdinde dinin aslı denildiği zaman farklı farklı
tarifler ortaya konuldu. Bu yanlış tanımdan dolayı da iş tekfire
kadar vardı. Kimi risalet ve kitap hücceti gelmeden önce bir
kimsenin ortaya koyduğu inanca dinin aslı derken kimi de
yelpazeyi daha geniş tutarak risalet hücceti ile bilinecek bazı
10
مجموع الفتاوى (35/100) Mecmuu’l Fetava, 35/