يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
2
Şeyh Ebu Muhammed El-Arabi, Tekfir Dinin
Aslından mıdır? İsimli risalesinde şöyle der.
“La İlahe İllallah” şehadet kelimesi şayet mutabakat,
lafzın vaz‘ edildiği manânın tamamına birebir delâletini ifade
eden bir kelime olması halinde bu kelime: hakkıyla ibadet
edilen bir mabud yoktur, yaratıcı yoktur ancak Allah Teâla
vardır anlamına gelir. Çünkü “İlah” kelimesi “Fial”
veznindendir. “Fial vezni ise Arapça lügatinde ya imam
kelimesinin vezninde olduğu gibi “Fail” (Fiili yapan) ya da
“isim meful bihi” “Firaş (yatak yani serilmiş) ve kitap
(okunmuş)” kelimeleri gibi anlam taşır. O halde bu kelime,
usuli açıdan elde edilmiş delaletlerin bu yönüyle yani
“mutabakat, lafzın vaz‘ edildiği manânın tamamına birebir
delâlet etmesiyle rububiyet ve ulûhiyete delalet eder.
Bu kelimenin rububiyete delalet etmesi; “İlah”
lafzının fail manasını taşıması ihtimalindedir. Böylelikle
mana: “Yaratan, rızık veren, kâinatın müdebbiri yani işleri,
sonucu güzel olacak şekilde evirip çeviren, idare eden”
anlamına gelir.
Ulûhiyete delalet etmesi ise; “İlah” lafzının “Mefulü
Bihi” manası taşıması ihtimalindedir. Bu bağlamda ilah:
Mabud, kendisine ibadet edilen/edilmiş, ilah edinilmiş
anlamına gelir ki, bu da hakkıyla ibadet edilecek olan yalnızca
Allah subhanehu ve Teâlâ’dır anlamına gelir.
Tevhid lafzının rububiyete delalet etmesi; tazammun
delaletiyle anlaşılır. Çünkü lafzın vaz‘ edildiği anlamın bir
parçasına karşılık gelir. Bu kelimenin uluhuiyete delalet