يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
5
“Bize Ali bin İsa haber verdi ve dedi ki: Ben Hanbel’i Vasık’ın
yönetimi hakkında şunları söylerken işittim: Bağdad
fukahasından Ebubekr bin Ubeyd, İbrahim bin Ali el Matbahi
ve Fadl bin Asım toplanıp Ebu Abdillah (İmam Ahmed)’in
yanına geldiler. Ben onlar için izin istedim. Dediler ki: “Ey
Ebu Abdillah! Bu mesele –yani Halk’ul Kur’an fitnesi vb
şeyler- gittikçe yaygınlaştı ve tehlikeli bir hal aldı.” Ebu
Abdillah: Ne istiyorsunuz? Deyince onlar şöyle dediler: Biz
onun (yani Vasıkın) emirliğine ve sultanlığına razı değiliz ve
seninle bu hususta istişare etmek istiyoruz. Ebu Abdillah
onlarla bir saat münazara etti ve onlara şöyle dedi: Size düşen
kalbinizle inkar etmektir. Sakın ha itaatten el çekmeyin!
Müslümanların birliğini parçalamayın! Birbirinizin kanını ve
de beraberinizdeki Müslümanların kanlarını dökmeyin!
İşinizin varacağı neticeyi gözetleyin. Ya iyi birisi gelip ortamı
rahatlatana kadar yahut da kötü birisi tarafından
rahatlatılana kadar sabredin. Böylece bu hususta aklımda
tutamadığım daha nice sözler sarfetti ve nihayet onlar geçip
gittiler. Onlar gidince ben ve babam Ebu Abdillah’ın
huzuruna girdik. Babam Ebu Abdillah’a dedi ki: Biz gerek
kendimiz için ve gerekse de bütün Muhammed ümmeti için
selamet dileriz. Hiç kimsenin böyle bir şey yapmasını
istemeyiz. Babam ardından Ebu Abdillah’a dedi ki: Ey Ebu
Abdillah! Sence bu (söyledikleri) doğru mudur? Şöyle cevap
verdi: Hayır! Bu, bize sabırla emreden rivayetlere zıddır.
Sonra Ebu Abdillah şunları zikretti: Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) şöyle buyurmuştur: “Yönetici sana vursa da şunu şunu