يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
5
İkincisi: Allâh’u Teâlâ’ya ibâdet hususunda insânları
şirkten sakındırmak ve bu hususta sert davranmak, düşmanlığı
bundan dolayı yapıp, şirk işleyenleri tekfîr etmektir.”
Muhammed İbni Abdulvahhab rahimehullah bu sözleri
ile “Dinin Asılları”nın sınırlarını çizmek ve tahdit etmek
istememiştir.
Abdurrahman İbnu Hasen dedesinin yazmış olduğu bu
eseri şerhederken şöyle der.
“Yüce Allah şirk ehlini sayılamayacak kadar çok
ayette küfür ile damgalamıştır. O halde onların tekfir
edilmeleri de mutlak bir zorunluluktur. Ayrıca bu, ihlas
kelimesi olan La İle İllallah’ın gereğidir. Bu kelimenin anlamı,
ancak Allah’a ibadetinde ortak koşanları tekfir etmekle tamam
erer...” Yine aynı yerde “İşte bunlar, tevhidin tamamlayıcısı
olan şeylerdir. Çünkü La İlahe İllallah hadislerde ilim, ihlas,
sıdk, yakin, şek olmaması gibi ağır kayıtlarla kayıtlanmıştır.
Kişi ancak bunların tümünün bir araya gelmesiyle ayrıca ona
itikad ederek, onu kabul ederek, ona muhabbet ederek, onun
uğruna düşmanlık ve dostluk ederek muvahhid olabilir.
Hocamız rahimehullah’ın zikrettiği şeylerin hepsini yerine
getirerek bunu elde edebilir...”
129
Burada da beyan edildiği gibi tekfirin dinin aslından
sayılmasını Şeyhin torunu “La İlahe İllallah”ın bir gereği
129
Aslu Dini’l İslam ve Kavaiduhu, Şeyh Allame Abdurrahman bin
Hasan Alu’ş-Şeyh