يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
6
durmaktadır. Ancak şer’i bir hüküm olduğuna dair birçok nas
bulunmaktadır. Oysa bu diğerlerinden daha önemli bir
mevzuudur.
Bilakis Allah subhanehu ve Teâla kulların yollarını
kaybetmemeleri, hak yoldan sapmamaları için bu konuyu en
açık ve en anlaşılır şekilde beyan etmiştir.
ى
ِ
ف اَن
ْ
ط
َّ
ر
َ
ف ا
َّ
ٱ م
ِ
ب
َٰ
َ
ت
ِ
ك
ْ
ءٍ ل
ْ
ىشَ ن
ِ
م ۚ
“...Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık...”
136
Diyerek gerek amel gerekse akide konusunda hiçbir
şeyi eksik bırakmamıştır. Hükümlerinin öncelikli olarak
açıklanması gereken mesele ise hiç kuşkusuz insanların ve
cinlerin uğruna yaratıldığı dinin asılları meselesidir.
İnsanlardan ve cinlerden talep edilen hakikat ise; âlemlerin
Rabbi olan Allah subhanehu ve Teâla’ya ibadet etmek, O’na
şirk koşmak, şirk ehlinden ve taptıkları sahte ilahlardan beri
olmaktır. İnsanlar ve cinler dinin asılları sebebiyle ya cennete
ya da cehenneme giderler.
Miras, taharet, boşanma gibi hükümlerden önce dinin
asılları meselesi Kur’an’ı Mübin’de izah edilmesi, daha açık
ve anlaşılır bir şekilde beyan edilmesi gerekmez miydi?
Allah Teâlâ rahmet ve kerem sahibi iken; kulların
kendisi için yaratıldığı ve sorumlu tutulduğu, öncelikle
136
Enam suresi, 38