يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
6
açıklanması ve en açık şekilde beyan edilmesi gerekirken
dinin aslına giren meseleleri kapalı bırakması nasıl söz konusu
olur?
Bu nedenle Allah subhanehu ve Teâla şöyle buyurur
ۢ
ن
َ
ع
َّ
ى
َ
ح
ْ
ن
َ
م
َٰ
ى
َ
ي
ْ
ح
َ
ي
َ
و
ٍ
ةَن
ِ
ي
َ
ب
ۢ
ن
َ
ع
َ
ك
َ
ل
َ
ه
ْ
ن
َ
م
َ
ك
ِ
ل
ْ
ه
َ
ي
ِ
ل
َّ
ن
ِ
إ
َ
و ةٍَن
ِ
ي
َ
ٱ ب
َ
َّ
للَّ
ٌ
مي
ِ
ل
َ
ع
ٌ
عي
ِ
م
َ
س
َ
ل
“...Helak olan ancak açık bir delille helak olsun,
yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah, elbette
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”
137
Ümmet bundan daha önemsiz meselelerde kat’i nas
bulunmasından dolayı icma etmiş asla ihtilaf etmemiştir.
Ümmetin ihtilafı genelde sarih olmayan ve kat’i nass
bulunmayan konularda vuku bulmuştur. Eğer bu konuda sarih
bir nass bulunmuş olsaydı ümmetin ihtilaf etmesi caiz
olmazdı.
Ümmet orucun farz, zekâtın, haccın ve namazın farz
olmasında ittifak ettiği gibi bunda da ittifak ederdi. Namazın
beş vakit olduğunda nasıl ki ihtilaf caiz değilse bunda da caiz
olmazdı. Günde beş vakit namazda ihtilaf eden kâfir olduğu ve
bunda ümmet icma ettiği gibi bunda da icma etmesi
kaçınılmaz olurdu. Zira bu ümmet dalalet üzere birleşmez.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur.
137
Enfal suresi, 42