يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله قّ ح
ّ
ل يعرش مكحُ ريفكتلا
1
7
Eğer kişi tekfiri şer’i bir hüküm olarak görüyorsa
zaten ileri sürmüş olduğu görüşlerin batıl olduğunu da ikrar
etmiş oluyor. Zira şer’i hükümler ancak şer’i delillerle sabit
olur. Şer’i deliller ise kitap, sünnet, icma ve kıyastır. Oysa
dinin aslı misak, fıtrat ve akıl ile sabit olur. Kitap ve risalet
hücceti ise ilave delillerdir.
Çünkü tekfir; Tevkifidir.
140
Aklın bu konuda hiçbir
rolü ve etkisi yoktur. Dolayısıyla tekfir konusu sadece ve
sadece Allah tealanın ve Rasulünün sallallahu aleyhi ve sellem
hakkıdır. İşte bu nedenle biz; Allah Teâla’nın ve Rasulünün
sallallahu aleyhi ve sellem tekfir ettiğini tekfir ederiz. İsyan ve
günah her ne kadar büyük olursa olsun, bazı günahları
gözümüzde büyütüp bazı küfürlerden daha şen’i görsek de;
günahkâr olanları tekfir etmeyiz ancak Allah ve Rasulünün
sallallahu aleyhi ve sellem tekfir ettiğini tekfir ederiz.
Bu yüzden bir kimse hadiste beyan edildiği gibi yüz
kişiyi öldürmüş olsa da yakın akrabalarıyla zina etmiş olsa da
Lut kavminin yapmış olduğu şen’i fiili birçok defa yapmış olsa
da bu yapılan fiiller, her ne kadar çirkin ve büyük bir günah
olsa da biz kişileri bu fiillerinden dolayı tekfir etmeyiz. Zira
Şari Teala bunların küfür değil fısk ve günah olarak
isimlendirmiştir.
140
İslâmiyet’in bildirmesine bağlı olan ve değiştirilmesi câiz olmayan
anlamına gelir. Mesela, Kur’an’ın ayet ve surelerinin tertibi
“tevkıfî”dir, değiştirilemez.