يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله
ّ
قح
ّ
يعرش مك
ُ
ل ح ريفكتلا
1
“İnsanların ihtilaf ettiğini gördüğün zaman sana
düşen suğur ehlinin (cephe hattındaki mücahidlerin) üzerinde
olduklarıdır. Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor.
حْ
ُ
م
ْ
لا
َ
ع
َ
م
َ
ل
َ
ٰ
اللَّ
َّ
ن
ِ
ا
َ
و
اَن
َ
لُب
ُ
س
ْ
م
ُ
ه
َّ
ن
َ
يدِ
ْ
هَن
َ
ل اَنيف۪ اوُدَها
َ
ج نَ ي
۪
ذ
َّ
لا
َ
و
نَ ين۪
ِ
س
“Bizim uğrumuzda cihad edenleri yollarımıza
ileteceğiz.”
15
/
16
Şimdi ise işler tersine dönmüş oturanlar ayakta
duranları, ayakta duranlar yürüyenleri, yürüyenler ise
koşanları eleştirir hale gelmiştir. Eleştirmekle kalsalardı iyi idi
kanlarının heder, mallarının ganimet olduğu mürtedler
olduklarını söylemişlerdir.
للَّا
ِ
ب
لا
ِ
إ َة
َّ
و
ُ
ق لا
َ
و
َ
لو
َ
حلا
Tekfir şer’i bir hükümdür. Şimdiye kadar bunun böyle
olduğunda selfeten halefe kadar hiçbir ulema ihtilaf
etmemiştir. Ancak ne yazık ki, bir kısım bid’atçı kimseler
tekfiri dinin aslından saymış ve tekfiri dinin aslından
saymayanlara karşı şu üç yoldan birini izlemiştir.
- Tekfir Dinin aslındandır. Aslından demeyen
kâfirdir. Hatta Tekfiri dinin vaciplerinden gören kimseler de
kanları ve malları mübah olan kâfirlerdir. Bazı kimseler de bu
15
Ankebut: 69
16
Hazin Tefsirinde ve kurtubi’de tefsirinde böyle zikretmiştir.