يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله
ّ
قح
ّ
يعرش مك
ُ
ل ح ريفكتلا
4
Allah subhanehu ev Teâlâ şöyle buyurmuştur.
ۢ
ن
َ
م
َ
و ۦهِ
ِ
ب م
ُ
ك
َ
رذِن
ُ
لأِ
ُ
نا
َ
ء
ْ
ر
ُ
ق
ْ
لٱ ا
َ
ذ
َٰ
َه
َّ
ى
َ
ل
ِ
إ
َ
ىحِ و
ُ
أ
َ
و
غَ
َ
ل
َ
ب ۚ
“...İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği
herkesi uyarayım diye vahyolundu...”
39
Her kim kitap ulaştığı halde insanların daveti ulaşmadı
diye müşrik ve kâfirleri tekfir etmekten kaçınırsa o kimse
kendisini Allah’ın kitabı yerine koymuş olur. Zira ulaşılması
gereken şey kitaptır o da o kimseye ulaşmıştır.
Eğer bunu bildi isen günümüzde insanların dinin
aslından zannedip Haricilerin yoluna tevessül ettiklerini de
bilmiş olursun. Bunlardan bazı cahil kişiler okulu, şeriatle
muhakeme olmayı vs dahi dinin aslından zannetmektedir!
Oysa elinde Allah’ın kitabı olmayan bir kimse ihtilafları
nereye götürecek de Allah’ın hükmüne müracaat edecek? Bu
kimseler cehaletleri bir yana Allah’ın dahi insanları mazur
kabul ettiği şeylerde mazur görmemektedirler. Aynı zaman da
bu teklif تكليف ما لا يطاق “Kişiyi güç yetiremeyeceği
şeyle muhatap kılmak” cinsindendir ki, Allah subhanehu ve
Teâla kullarına karşı Rahman ve Rahimdir.
Peki, bu ayrımı bilmenin faydası nedir denilecek
olursa şöyle cevap verilir.
39
Enam suresi, 19