يلدب
ّ
لاإ تبثي لا ،ىلاعت لله
ّ
قح
ّ
يعرش مك
ُ
ل ح ريفكتلا
9
ve nehiylerin bütünüdür. Ancak bu tekfir ahkâmında bazı
ayrıntıyı zorunlu olarak gerekli kılar. Zira bazen bu şekilde
kullanımda muteber bir te’vil ve muteber bir cehalet mazeret
olabilir. Oysa risalet hüccetinden önce insanların üzerindeki
dinin aslı ile kastedilmiş olduğu zaman cehalet ve te’vilin ister
muteber olsun ister olmasın mazeret olmadığını beyan
etmiştik. Ancak bu tasrih edilerek kullanılıyorsa o zaman
ortadaki işkâl ortadan kalkmış olur.
Şimdi birçok kimsenin de farkına varmadan kastettiği
şey de budur. Ancak, ulemanın kitaplarında tasrih ettiği bu
inceliği bilmeyen kimseler risalet hüccetinden sonra “Dinin
Aslı” denilen şeylerde de muteber bir cehaleti ve muteber bir
te’vili mazeret görmeyerek tekfire yönelmişlerdir. Onların
tekfire yönelmesindeki etkenlerden birisi bu ayrımı
bilmemelerinden ve bundan gafil olmalarından, ulemanın
mutlak sözlerinin fıkhına ermeden üzerinde konuşmalarından
kaynaklanmaktadır.
Tekfir Dinin Aslındandır Diyenlerin İleri
Sürdükleri Deliller
Kur’an’da çoğu kimsenin delil olarak ileri sürdüğü
Mümtehine suresi 4. Ayet, Bakara suresi 256. Ve Kafirun
suresi 1. Ayetlerdir. Allah subhanehu ve Teâlâ bu ayetlerde
şöyle beyan buyurur.