Bu ayetlerde görüldüğü üzere Kuran, geleneksel fiziksel kurban ritüeline yapı
sökümcü metodu uygular. Ama yapısalcı metotla da, kurbanların fiziksel boyutu
olan etlerinin ve kanlarının Allah’a ulaşmayacaklarını, Ona sadece insanların
zihinsel ürünü olan takvalarının ulaşacağını söyleyerek, kurban kesmede fiziksel
eylemin yerine zihinsel iletişimi inşa etmeye çalışır. Nitekim Kuran’da kurban
kesmek konusunda kesin bir emir yoktur. Bu nedenle âlimler tarafından kurbanı
kesmek farz değil, ondan bir alt derece emir olan vacip yaptılar.
Oruç
Yahudilik ve Hıristiyanlıkta var olan oruç ritüelinde de aynı zihinsel dönüşüm
görülür: “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere yazıldığı gibi size de yazıldı.
Umulur ki sakınırsınız.” Bakara, 183. “Umulur ki sakınırsınız” cümleciği, oruçtan
amacın, Allah’la zihinsel ilişki kurmak olduğunu söylemektedir. Çünkü
“sakınmak”, zihinsel bir işlemdir.
Hac
Aşağıdaki ayetlerde görüleceği üzere Kuran, Hac ritüelini de fiziksellikten
zihinselliğe dönüştürür: “Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet
ederse, hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek,
kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. Azık edinin. Bilin ki azığın
en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden sakının.” Bakara, 197. “Arafat’tan
ayrılıp akın ettiğinizde Meş’ar-i Haram’da Allah’ı anın (zikr) ve O’nu size
gösterdiği şekilde anın (zikr). Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz.”
Bakara, 198. “Hac nusuklarınızı bitirince, babalarınızı andığınız (zikir) gibi, hatta
ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın.” Bakara, 200. Takva, sakınmak ve
anmak fiziksel değil, zihinsel işlerdir.
“Kuran, doğal ürün olan beden malzemesi ile değil, insan ürünü olan
zihinle tanrısıyla ilişki kurulmasını ister.”
Formalizm/Biçimcilik/Materyalizm
İbadetlerin Biçimi
Kuran, “salat”ın ifa edilmesini yüzlerce ayette emretmiş fakat onun fiziksel
biçimini, onun farzları, vacipleri, sünnetleri, mekruhları, namazı bozan şeyler gibi
konuları bir tane ayette bile belirtmemiştir. Kuran’ın üslubu gereği, temayı,
öneminin ölçüsüyle orantılı olarak tekrar eder. Biçimi önemli olsaydı salatı bir
tane ayette belirlerdi ve tekrar ederdi. Bu durum, Kuran’ın formalist (biçimci)
olmadığını gösterir. Abdestin şeklini ise bir tane ayette belirtmesi, temizliğe,
salatın biçiminden daha fazla önem vermesindendir. İbadetlerdeki biçimle ilgili
konular Peygamberin vefatından sonra asırlar içerisinde ciltler dolusu mevzuat
halinde üretilmişlerdir. Bu mevzuat, ibadetleri hem formel yaparak zorlaştırmış
hem de Allah’la zihinsel ilişki kurmayı ve onunla oluşmayı engellemiştir. Ayrıca bu
konulardaki ihtilaflar ortaya birbirine düşman ve birbirini öldüren mezhepler
üretmiştir.
Bilimin tespitine göre “insan beyni, aynı anda iki şeyle meşgul olamaz”. Fakat
namaz kılarken geçerli olan vacipleri ve namazı bozan yüzlerce maddeden oluşan
bir mevzuat üretilmiştir. Şimdi insan hem namazı kılmaya ve onda okunacak
Kuran’ı okumaya bakacak hem de aynı zamanda onları bozan şeyleri aklından
geçirecek. Bu durumda namaz kılması hele de Allah’la ilişki kurması ve ibadette
istenen “huşu”nun doğması mümkün değildir. İbadetlerin biçimsel ifası, ibadetleri
formalite icabı yapmaktır. Tanrı ile formalite gereği fiziksel bağ kurmaktır. İşleri,