Kuran, yapı sökümcülük adlı felsefe metodunu da kullanır. Bu, var olan yapıyı
sökmektir. Kuran, geldiği dönemdeki müesses dinlerin bedensel ifa edilen
ibadetlerinin yapısını söker. Kuran, zihinsel ibadet yapısı kurmaya çalıştığından
yapısalcık felsefe metodunu da kullanır. Yapısalcılık (Structuralism); toplumun
analizinde en fazla kullanılan felsefi metottur. Temelde büyük yapılar, sistemler
ve oluşumlarla ilgilidir. Yapısalcı hareket çerçevesinde insan davranışları ve
olgular, bu büyük sistem ve yapılar aracığıyla incelenmeye ve açıklanmaya
çalışılır. Ele alınan nesnenin “kendi başına ve kendi kendisi için” incelenmesidir.
Eski yapıların yeni anlamlarını yeniden yapılandırarak inşa etmektir.
Fenomenoloji/Numencilik
Fenomenoloji; görüngüler yoluyla “olgu, obje ve olayların içeriği (numeni)ni
ortaya koyan” felsefe metodudur. Numencilik özcülük demektir. Özcülük;
(essentialism ya da temel esasçılık); Varoluşun karşısında her zaman öze
(numen) öncelik veren, gerçekliğe ulaşma yolunda özün varoluşu kat kat aşan bir
değeri olduğunu savlayan, bu nedenle de varlıkların varoluşlarını değil de özlerini
soruşturmayı önerir. Sosyal fenomenlerin anlaşılmasının anahtarını, şeylerin
gerçek tabiatını/mahiyetini (özünü) idrak etmede görür ve bu özün şeylerin zahiri
tezahürünün arkasında yattığına inanır.
Kuran’ın kullandığı bir başka felsefi metot fenomenoloji ve özcülüktür. Görünen
bedensel ibadetler yoluyla onların içerisindeki numen olan “Allah’la zihinsel ilişki”
çıkarsamasını yapar. Kuran’daki ibadetlerle ilgili ayetleri felsefe perspektifinden
ele alınca, Kuran’ın, din konusunda özcü ya da temel esasçı (essentialist) ya da
numenci felsefeye sahip olduğu görülür. Zihinsel ibadet özcülüktür.
Kuran’da özden yoksun ya da içeriği önemsenmemiş görüngüsellik, “ibadet için
ibadet” ilkesi yoktur. Bedensel ibadetlerden Kuran’ın istediği öz, Allah’a itaat,
takva, sakınmak, anmak gibi idesel ürünler ve bunlarla yapılan davranışlardır.
Kuran, ibadetlerin özünün (numen), Allah’la iletişim kurmak olduğunu söyler.
Allah’la ilgili bilgiye ancak özcü düşünmeyle ulaşılabilir. Nitekim salattaki numenin
Allah’ın egemenliğine girmek olduğunu söyler: “Bir de, size, “Salatı yapın ve
Allah’a karşı gelmekten sakının” diye emredildi. O, huzurunda toplanacağınız
Allah’tır.” Enam, 72.
“Nitekim Kuran fiziksel ibadetleri ifa etmeyenlere ne hakaret eder ne de
ceza verir. İbadetleri ifa etmeyenlerin cehenneme gireceklerini
söylemez. Ama Allah’ın emrine girmeyenlere en büyük cezanın
verileceğini söyler.”
Kuran’ın, mesela namazın bile fiziksel biçimini belirten bir tane ayet içermemesi,
ibadetlerin fiziksel görüngüleriyle meşgul olmadığından fenomenci değil, özleri ile
meşgul numenci olduğunu gösterir. Zihinselleşmemiş ibadetler, bedensel
eylemlerle görüntüde dini davranışlar gösterir ama bu davranışların özü yani
numeni dindar olamaz. Zihinselleşmiş din, davranışlarda mutlaka dindar
olacaktır, çünkü içi değerlerle dolu olacaktır.
SONUÇ
Çağımız, her alanda fiziksellikten zihinselliğe geçilen bir çağdır. Zihinsellik,
entelektüellik demektir. Ruhsallık, zihinsellik demektir. İnsanın ruhsal boyutunu,
beşeri zihinselliği oluşturur. Beşeri zihinsellik ise fikirlerle oluşur. Kuran, binlerce
yıl önceki insanın akıl çapıyla formüle ettiği ve düzenlediği müesses fiziksel ritüel