“Külliyat üretemeyenler, külliye üretir.”
İkinci olarak; mabedi kimlik olarak kullanmak demek, insanlığın on bin yıl önce
icat ettiği ve sembol olarak kullandığı ama çağımızda aştığı mabet dönemini
şimdi yaşamak demektir. Çocukluğunda yaşayamadığı aşamayı yaşlılığında
yaşıyor. Bu durum Türkiye’nin insanlığın tarih sahnesine geç çıktığını gösteriyor.
İnsanlığın bütün icatlarının tünelinden binlerce yıl sonra geçiyor. Bu konuda da
anakronizm yaşıyor. Çünkü mabet, toplumsal kimlik işlevini yitirmesine rağmen
Türkiye onu çağımızda toplumsal kimlik sembolü olarak kullanmaktadır. Bu
tarihsel gecikmeyi, ülkenin her mahallesini mabetle doldurmakla telafi ediyor.
Dolayısıyla bunları çağımızda kimliğin sembolü ve simgesi yapanlar, kendilerinin
geçmişte kaldıklarını söylemektedirler. Özgün kimlik üretemeyenler,
başkalarından edindikleri kendi kimliklerini, Tanrı’nındır diyerek topluma
dayatırlar. Halbuki Tanrı kimlik değil, din üretir.
“Türkiye, ülkenin her mahallesini cami doldurmakla Türkiye’yi Allah
ülkesi yaptığını sanıyor.”
Minare
Türkiye’nin görsel toplumsal kimlik olarak kullandığı bir başka unsur minaredir.
Hatta camiden daha çok minareyi önemser. Camileri ibadet için değil, minare için
inşa eder.
İslam’da Minare ve Kökeni
Minare İslam’ın icadı değildir. Nitekim Peygamber bir tane dahi minare inşa
etmemiştir. Peygamberden sonra Mecusilerden yani ateşe tapanlardan alınmıştır.
Nitekim “nar” ateş, “minare” ateş yakılan yer demektir. Dolayısıyla minare inşa
etmek Mecusiliğe hizmettir.
Türkiye Minareyi Neden Çok Seviyor?
Türkiye minareyi sevmesinin birkaç nedeni vardır. Birincisi onu toplumsal
görüngüsel-simgesel ve sembolik toplumsal kimlik alamet-i farikası olarak
görmesidir. İkincisi minare vasıtasıyla diğer Müslümanlardan ayrışır. Çünkü halen
kullandığı minare mimarisinin kendi özgün ürünü olduğuna inanır ve ülkesini
diğer Müslüman ülkelerden ayrıştıran bir simge görür.
“Cahil ve fikir üretemeyenler, kimlik oluşturmak için bedenle üretilen
cami ve minare inşaatını çok sevdiler.”
Türkiye’de Cami ve Minare Mimarisi
Ne cami kavramı ne de mimarisi Türklerin icadıdır. Mimarisi Yahudi ve
Hristiyanlardan alınmıştır. Caminin kubbesi, Yahudi erkeklerin kafalarının
tepesine taktıkları “kipa”dan gelir. Kipa, göğü simgeler. Ama Türkiye, kubbenin
neyi simgelediğini bilmeden, kendi icadıymış gibi, toplumsal sembol olarak inşa
eder. Gerçekte ise kubbe inşa etmek, Yahudiliğe hizmettir.
KADININ BAŞÖRTÜSÜ
İslamcı dinselliğin kullandığı bir diğer toplumsal görsel kimlik unsuru kadının
başörtüsüdür. Fakat Kuran’ın dışkabuk, kaportasal ya da görsel kimlik unsuru
yoktur. Onun kimliği “Allah’a teslim olmak” olan zihinsel ve ondan kaynaklanan
davranışsal kimliktir. Başörtüsü, Yahudiliğin kadın kimlik unsurudur. Dolayısıyla