Yeni Vizyon Fanzin 8. Sayı

(Yeni Vizyon Fanzin) #1

Ayaklarını benimkilerin üzerine koyuyor, çoraplarımız var fakat yerler beton, bir sigara ateşliyo-


rum kendime, apse ağzımın içinde bir misket gizliyormuşum gibi zorluyor beni, doğru düzgün


uyumayalı kaç gün oldu hatırlamıyorum. Zihnimin içinde esneyen yıldız kaynaklı bir karadelik


gravitasyonel dalgalarında büzüştürüyor bedenimi – sevmiyorum bu düzeni, sahip olduğum atom-


lar ve onların parçacıkları da sevmiyor. Yüz milyar farklı ses diliyorum kadının elektro gitarından,


Venüs’ün, Jüpiter’in ve kumsaldan başlayıp bir mağara girişine kadar sürüklenen rüzgarın da sesi


dahil elbette.


Gece yarısı yorganın altına gizlenip kendini okşayan yalnız ruhlar için, bir ton yakalıyor ve nasıl


devamını getirebilir diye uğraşıyor – düzenli olarak aynı boku çalıyor ve alternatiflerini bu tek-


rarlamaların peşine ekleyerek doğru notayı arıyor. Ben ise Salı günleri içiyorum, Çarşamba ve


Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi... Dağların ardındaki bilinmezliği aşıp gelen kara


bulutlar vadilere süzülüyor – ve geçip giderken pencerenin önünden vahşi bir kedi gibi tırmalıyor


camı.


“Bir his var içimde.”


“Nasıl bir his?”


“Bilmiyorum. Bir şeyleri kaçırmış gibi.”


“Neyi kaçırmış olabilirsin ki?”


“Bilmiyorum. Neden yapıyorum tüm bunları, diye soruyorum kendime.”


“Ne yapıyorsun ki?”


“Bilmiyorum.”


Sessizlik, sessizlik ve sessizlik.


“Bir şey diyeceğim.”


“Evet?”


“Ölüm senin için de korkutucu mu?”


“Her canlıda olduğu kadar.”


“Düşündükçe peki?”


“Düşündükçe bir numarası kalmıyor aslında, demek istediğin buysa eğer.”


“Sanırım.”


“Seni korkutmadığını mı söylüyorsun.”


“Emin değilim, bir şey ifade etmiyor. Bir şey ifade etmemesi garip, değil mi?”


“Nereden baktığına göre değişir.”


“Nereden baktığımı nasıl bilebilirim ki?”


“Bilmek zorunda değilsin.”


Sessizlik, sessizlik ve sessizlik.


“Hiç kimsenin bilmediği bir kumsalda yaşamak isterdim.”


“Tüm ömrün boyunca mı?”


“Tüm ömrüm boyunca isterdim, evet.”


“Neden isteyesin ki bunu?”


“Bilmem. Sonsuzca bir yalnızlık hali, bir düşünsene.”


“Soğuk ve fırtınalı bir düş bu.”


“Galiba öyle.”


“Ben de mesela hikayenin sonu için acılı bir ölüm diliyorum.”


“Niçin acılı?”


“Yaşanılan bunca boktan ve çirkin şeyi taçlandıracak bir ölüm olması, rahatça ölüyor olma fikrinin


verdiği beyhudelikten daha hoş geliyor.”


“Belki de.”


“Ve şu değersiz bedenimin çürümeye terk edilecek olmasına üzülsün istemiyorum kimse.”

Free download pdf