YENİ BASKI

(Yeni Vizyon Fanzin) #1
Kemiklerim sızlıyordu, kemiklerim kasıklarımdan ayaklarıma kadar evren-
deki her parçamla sızlıyordu ve huzursuzdum. Yağmur pencereleri zorluyor,
titretiyor, tokatlıyor ve içeri dalmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu fakat
zihnim, halsiz ve kendinden habersiz cılız zihnim, ölülere has bir sessizlik
saklıyordu kumaş duvarların arasında. Çuvallamıştım.
Bizim gibiler için çuvallamak kitaplarda anlatıldığı ya da filmlerde gösteril-
diği gibi işlemiyordu, bir fincan kahve alıp pencere önüne tünemiyor, ağır
adımlarla ve düşünerek sahili boydan boya yürümüyor ya da bunun hakkında
adamakıllı birkaç cümle kuramıyorduk; içiyorduk, durmaksızın ve intihar
edercesine, hepsi o. Bükülmüş ve karanlığa boyun eğmiş ruhlarımız için eli-
mizden gelen tek şey belki de buydu.
Bir peçeteyi aralayıp kanayan diş etlerimi tükürdüm içine, bir şiir çıkmasını
umuyordum belki, iltihaplı ve ölmek üzere olan.
“Biraz bekle” dedi kadın, “Akıl vermemi sevmiyorsun biliyorum ama...”
“Sevmiyorum” diye kestim sözünü, “Evet, gerek yok buna.”
Doğrulduğunu işitebiliyordum, gıcırdayan eski yatak paranoyak bir komşu
gibi her hareketini gözlüyordu sanki ve en çok uykusunda dönüp dururken ele
veriyordu onu. Gecemin içinde küçük bir ayrıntıydı sadece, küt saçlı ve rahat-
sız edici bir ayrıntı.

Kronik depresyonlu şairlerin nefesini öksürüyorum ve beni zehirleyen ruhlarını balgamla birlikte söküp
tükürüyorum asfaltın üzerine. Yedi asır sonra antik bir inanış olarak kabul göreceğini bilsem de yalnız
olmadığımı söyleyen bir fısıltıyı takip ediyorum karanlıkta. Ayak parmaklarım uyuşuyor soğuktan ve
en az kaç tanesi işimi görebilir diye hesaplayamadığımdan yürümeye devam ediyorum. Ne düşünmem
gerektiğini kestiremiyorum çoğu zaman, vidaları gevşek zihinlerde içmek intihar ya da yaşam çizgisini
belirginleştirmeden var oluyor, öylece var olmak gibi, birdenbire ve ansızın, bir anda oluvermek...
Yağmurun denk gelmediği mikronluk bir arazide sıkışıp kalıyorum şimdi, dinlenmek, yazmak ya da
yazarak dinlendiğim konusunda kendimi kandırmak için iyi bir fırsat olduğunu biliyorum. Altmış sekiz
yıllık blues gamları yankılanıyor gitarımdan boşluğa, Ma Rainey için şarkılar söylüyorum.

Aradığın zaman orada olmaz kimse genellikle, telefonun çalmaz ve kavga etmek için hazır olmana rağ-
men ibne komşun gürültü yüzünden kapıyı yumruklamaz o gece. Neyim ve neredeyim diye düşünürsün,
lavabodan destek alarak ayağa kalkmaya çalışmak olduğundan daha aciz hissetmene neden olur ve söyle-
memen gereken bir şeyi söylediğinde kendi suratını yumruklamak istersin, biranın içine kül düşer, bekle-
mediğin bir anda salonun ortasına kusar bir başka biri ve bir gece otuzbir çekerken birdenbire ağlamaya
başlarsın. Ama çoğu zaman bir anlamı olmaz hiçbirinin.

Şimdi sikeyim seni, Kaan’ı ve sağ kalan her şeyi sikeyim
Dünyanın yanışını görmek için doğduğumuzu söylediğimde gülmüştün
Sırf bir doz daha alabilmek için o piç kurusuna vereceğini söylediğimde de öyle
Ve artık ürkütmüyor hiçbir şey beni, şaşırtmıyor ve midemi bulandırmıyor
Hayatımı sikiyor sanrılar, sabah, öğlen, akşam ve gece durmaksızın

Oh Ma Rainey, ihtiyar ve huysuz birine dönüşmüş
Oh Ma Rainey, annesi ölmüş o çok küçükken
Oh Ma Rainey, şarkı söylüyormuş yaşlı çingene
Oh Ma Rainey, tutulmuş en karanlık ve bıkkın hislere

Kaan Sinan


Yeni Vizyon Fanzin

Free download pdf