YENİ BASKI

(Yeni Vizyon Fanzin) #1

Keder yiyiciler ve arabulucular ile takılıyorum karanlıkta, antik çağların bilgeleriyle tanıştırıyorlar beni,
esrarengiz şeyler öğreniyorum onlardan, farklı coğrafyalarda yetişen bitkileri içiyoruz kaynatarak ve
bazen soluyarak, bazen de işleyip enjekte ederek. Ve adına Takasçı dedikleri bir keşiş ile oturuyoruz bir
gece yarısı. Bilinç arttıkça duygular azalıyor ve herkesin ihtiyacını karşılayacak bir takas teklif ediyor bize;
güzel anılarımız karşılığında bir bilgi, tıpkı bir atom parçacığının sevgilinin dudaklarındaki ıslak ve sıcak
his ile takas edilmesi gibi.
Hiçbir yere giden yolda insanlara rastlamak oldukça güç, bu yüzden teklifi kabul ediyorum ve yeniden
düşünebilmeyi düşünmek fikri içimi ısıtıyor. Dağın tepesine kurulmuş bir pervane gibi rüzgar, yön değiş-
tirmeden ve ısrarla saçlarımı karıyor. Ve insanlara söylediğim hiçbir şeyin önemi kalmıyor o gece yarı-
sından sonra. Zihin odalarımda tutuklu kalan her fikrin sürgülü kapıları aralanıyor yavaşça, uyuşarak ve
belki dozajı ayarlayamamaktan olsa gerek ki kusarak rahatlıyorum bir ağacın altında. Ve iyi hissettiğime
dair bir yalan fısıldıyorum, rüzgar sözcüklerimi omuzlarında yükselterek taşımaya devam ediyor hala,
Güneş doğmadan ana karayı boydan boya dolaşacak ve geri dönecek bana, biliyorum.


Bazen neden bu kadar uyumsuz ve ilgisiz hissediyorum diye düşünüyorum, hayattan zevk almamanın
çekilebilir bir yanı yok, yüzler ve duraklar arasındaki doğrusal çizgi gibi gidip gelmek üzerine kurulu
tüm matematik, ve belki de bir şeylerin değiştiğini düşünerek kandırıyoruz kendimizi. Zaman yutarak
ilerliyor, zaman yıkıyor ve orta yerinden yırtıyor her şeyi. Burada, bu karanlık ve mütemadiyen yağmur-
lu bu yol üzerinde zamana daha yakın hissediyorum kendimi, çünkü ilerledikçe silinen bellek ve neyi
unuttuğunu hatırlayamamak cansız hissetmeme neden oluyor. Belki de işlerin boka sarması bir şeyleri
istemekten geçiyor, kim bilebilir ki bunu, iyi ve kötü kavramları gibi tecrübenin ötesindeki haz ve bilgiler
ile değişiyor gerçeklik, konuşmak ya da cevap vermek zorunda olmadıkça umursamıyorum insanların
birbirlerine nasıl hitap ettiklerini.


Etimi kemiklerimden ayırıyor düşünceler, Kenan ile geçmiş günlerden söz ediyoruz, Alev’den ve çalıp
çırptığımız zamanlardan.
“Bana dolu bir tabanca lazım” diyor Kenan, “Şu ağacın altında soluklanıp sonra da beynimi uçurmak
istiyorum.”
Geride kalan her şeyi sikeyim, dolu bir tabancam yok. Bir ölüden ayrılmak tekrar ölüşünü görmekten
çok daha kötü, bu yüzden başımı öne eğiyorum ve ıslık çalarak yürümeye başlıyorum. Biliyorum ki uzun
zamandır yalnızım ve istemediğim anlarda dahi öylece yürüyüp uzaklaşmak dışında yapabilecek bir
şeyim yok. Bu yüzden son bir kez dönüp ardıma bakmıyorum. Evrendeki her zerrem ile acı çekiyorum
ve kaslarımdaki korkunç kramp düzgün düşünmemi engelliyor. Biraz sonraysa titreyerek ve o eski gribi
belimde ve burnumda hissederek küfrediyorum.
...
Hiçbir yere giden yoldayım – ve tuhaf geçmişi düşünmek. Hayatımdan geçip giden kadınlar ve kafası
karışık yıldızlar vardı, odanın içinde kısık seste Johnny Cash çalardı, sigara dumanı radyasyona bulanır ve
apartmandaki diğer dairelerin kapı eşiğinden sızardı sabaha karşı, titreyen parmaklar ile ne halt edeceğini
düşünmezdin, çünkü hiçbir işe yaramazlardı.
Şimdi Kenan ve diğer her şey karanlığımın içinde bir yerde, kabuslarda, uyuşma halinde ve sessiz kalma
isteğinde varlığını sürdürmeye devam etmekte. Bir seçim hakları olsaydı -ki olmadığına inanarak yaşa-
dık- tekrar geri dönmek istemezlerdi. Sıktıkça moraran, asla patlamayan ve kendi kendini kurutan iğrenç
bir sivilceden ibarettik.


Gölgeleri bıçaklıyordum sırtından ve bükülmüş sigara izmaritleriyle imza bırakıyordum
Chet Baker dinliyorduk gece yarılarına kadar, sarhoş olmaktan başka çıkar yol yok gibi gelirdi
Sonra üzüntü öfkeye dönüşürdü ve uzandığım yataktan duvara doğru fırlatırdım bira şişesini
Hiç kimse olmayı öğreniyordum ve hiç kimseye güvenmiyordum

Sanırım bir ilacı yok; biraz uyuş, Pink Floyd dinle, küfret ve çöp konteynırlarını tekmele, hepsi bu
Bazen dünyayı değiştiren adam olmak istiyorum, bazen ise yanıp kül olmasını diliyorum
Fakat öyle ya da böyle, sırası geldiğinde her şeyi götünden sikeceğim
Free download pdf