SUMİ-SAN DİYE BİR JAPON
Öncelikle Japonya’dan Türkiye’ye gelecek olan ve ne İngilizce ne de Türkçe bilme-
yen Japonların burada yaşayacağı zorluklar göz önüne alınarak, onlarla yakından
ilgilenmek üzere Türkçe-Japonca-İngilizce bilen bir eleman arayışına gidildi.
İkinci Boğaz köprüsünün inşaatları sırasında Türkiye’ye gelmiş olan ve bir Japon,
inşaat firmalarında görev yaptıktan sonra, İstanbul’u çok sevdiği için kalmaya karar
veren Masaki Sumi, geçimini ikame ettirmek için Elmadağ Hilton Otel’in resepsi-
yonunda çalışmaya başlar. TOYOTASA’ya gelen ve Hilton’da konaklayan Japon
yöneticilerin dikkatini çeken Sumi-San’ın bu iş için çok iyi bir aday olduğunu düşü-
nen Japonlar, Sumi-San’ın işe alınmasını teklif ederler. Sumi-san ile görüşülür ve
gerçekten de çok uygun bir aday olduğu anlaşılınca TOYOTASA’da işbaşı yaptırılır.
Sumi-san, sempatik tavırları ile kısa zamanda kendisini sevdirir ve herkesin beğe-
nisini toplar. Doğru bir seçim yapılmıştır. İlk olarak Türkiye’ye gelen Japonların olası
sorunları ile (örneğin hasta olduklarında doktor ile aralarında tercümanlık yapmak,
Japon koordinatörlerin ailelerinin sorunları, İstanbul’a uyum sağlamalarını kolaylaş-
tırmak gibi...) yakından ilgilenir.
Sıra Türk Ekip Elemanlarının Japonya TOYOTA’ya uzun süreli eğitim amaçlı git-
me zamanı geldiğinde, doğal olarak Sumi-san’ı da Japonya’ya göndermek gerekti.
Orada bizim Türkçeden başka dil bilmeyen Ekip Elemanlarının karşılacağı her türlü
sorunda (hastalık, alışveriş...vb) onlara yardımcı olacaktı. Gerçekten de Japon-
ya’da canla başla çalıştı. Yaklaşık 2 yıla yakın bir süre orada kaldı ve Türk Ekip
Elemanlarına destek oldu.
Ancak Japonya da geçirdiği 2 yıl çok zor geçmiş. Bunu Türkiye’deki yakın bir arka-
daşına yazdığı Türkçe mektupta, duygularını aşağıdaki şekilde ifade ettiğine şahit
olduk.
“... Bazen kendi kendime soruyorum. Sumi senin ne işin var Japonya’da? Şimdi
İstanbul’da boğazda oturup çay içmek varken, ben neden Japonya’dayım?”
Sumi-san artık bizden biri olmuştu. Daha sonraki yıllarda (SGK’dan emekli olduktan
sonra da) Türkiye’ye yerleşerek bunu ispatlamış oldu.
