Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

dayanmaktadır. Bu şekilde, halk üzerinde imparatorun ihtişam ve
kudretinin artması sağlanmıştır...”


Dinler tarihçisi uzman bir arkadaşım eşliğinde yaptığım inceleme ve
araştırmaya göre
İstanbul’daki en eski tarihî eser; Sultanahmet’teki ‘Dikilitaş’...
Dikilitaş’ın yaşı 3735, yani 2700 yıllık İstanbul’dan bile daha eski bir yapı.
MÖ 1736 yılında Mısır firavunlarından Tutmois tarafından yapılan
Dikilitaş’ı, Mısır’ı fetheden Roma imparatoru Büyük Teodosyus, gemilere
yükleyerek İstanbul’a, bugünkü yerine getirmiş. Bu hesaba göre Mısır
Firavunluğu’nun en parlak dönemi olan orta imparatorluk (MÖ.2050-1700)
döneminin sonlarında inşa edilmiş...
Anıtın üzerinde birçok hayvan figürü var: boğa, kartal, kuş, balık, kelebek,
karınca, cin ve peri, ok, yay, yelken, asa, gemi direği vs.
Bunların ne olduğunu araştırdığımızda, Mısır hiyeroglif yazısında eski çağ
krallıklarının dini-siyasi armaları yani kimi Tanrı-devlet sembolleri
olduğunu görüyoruz.
Mısır Firavun’u kendi çağında “süper gücün” kendisi olduğunu, “iki nehir
arasındaki Asya topraklarında zaptettiği ülkeleri ve onların tanrılarını” ifade
için, hakimiyeti altına aldığı diğer devlet ve imparatorlukların tanrı-devlet
sembollerini anıtta zikretmekte ve böylece bütün bunların hakiminin
kendisi olduğunu göstermek istemektedir. En üste de kendi tanrısı Amon’u
yerleştirerek en büyüğün kendi tanrısı olduğunu göstermek istemektedir.
Bunlar anlatılırken hiyeroglif yazı gereği ülke isimleri resim ve figürler ile
ifade edilmektedir.
Burada bizi ilgilendiren, bu yazı türünde kullanılan hayvan figürlerinin o
günkü çağda kimi ülkelerin sembolleri olmasıdır. O günün dünyasında
uluslararası dil bu resim ve figürler üzerinden işlemektedir. Gerçekten de
ilgili ülkelerin tarihini incelediğimizde bu resim ve figürleri paralarından
krallık mühürlerine kadar her yerde kullandıklarını görüyoruz...
Dikilitaş’ın, daha sonra dünya hâkimiyetinin Mısır’dan Roma’ya geçtiğini
göstermek için Mısır’dan getirilip İstanbul’un en büyük “siyasi meydanına”
dikildiği anlaşılıyor.
Anıtın üzerindeki hayvan figürleri, bugünkü Birleşmiş Milletler (BM) binası
önündeki ülke bayraklarını çağrıştırıyor. Çünkü çoğu hayvan figürü zapt
edilen ilgili ülkeyi veya tanrı- krallığı ifade etmekteydi.


Örneğin, eski çağlarda “Kurt” ile “Pars”ın savaşı demek, “Turan” ile
“İran”ın savaşı demekti. Türklere göre Bozkurt, İranlılara göre Pars dini-
milli-siyasi semboldü.
Bugün bile hala bu kültür devam ediyor. İran bayrağında şah zamanında
eli kılıçlı arslan (pars) vardı. Araplarda “p” olmadığı için Plotan’a Eflatun
demeleri gibi Pars’a da Fars demelerinden Farslar/Farisiler olarak kaldı.
Nitekim İran’ın uluslararası literatürdeki ismi “Persian” dır. Yani arslanların
ülkesi, arslanı sembol olarak kabul edenlerin ülkesi...

Free download pdf