Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

büyük bir suç ve günah olarak görüyor. Yeryüzün önderliğini (devlet,
siyaset) ve savaşın yegane meşru sebebini buna bağlıyor. Ve nihayet
ahirette affedilmeyecek yegane suç ve günahın da “zulüm” olduğunu
söylüyor.
Zulüm kavramına kısaca “bir hakkı yerinden oynatmak; kul (insan) hakkı
yemek” diyoruz. Adalet de yenen hakkın iadesi, yerine konması oluyor.
Onun için tarih boyunca vahyolunan şeriatlar (hukuk) insanların canlarını,
mallarını, akıllarını, nesillerini, dinlerini, ırz ve namuslarını koruma altına
alıcı hükümler vazediyor. Dünyanın bununla ayakta durabileceğini,
insanlığın, bu sayede, insanlıktan çıkmadan yoluna devam edebileceğini
hatırlatıyor.
Demek ki Allah, kendine karşı işlenen suçlar dahil tüm günahları layık
gördüğüne (dilediğine) affedeceğini söylüyor. O’nun merhametinden başka
bir şey bu hususta kurtarıcı değildir.
Fakat kul hakkı yemeyi (zulmü), hakkı yenene sormadan affetmeyeceğini
ısrarla hatırlatıyor. Bu hususta hakkı yenene (mazluma, mağdura) hem
dünyada hem ahirette yetki (insiyatif) verdiğini, çünkü hak sahibinin o
olduğunu söylüyor.
Bunun için de “Kul hakkıyla karşıma gelme” diyor.
Demek ki “Mazluma dini sorulmaz”, “Mazlumun ahından arş çatlar”,
“Mazlumun bedduasından sakının, Onun ile Allah arasında perde yoktur”,
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” diye boşuna denmemiş.
Tabiri caizse Kitap’ın “ciğerinden” konuşan sözler bunlar...
Demek ki “Kul hakkıyla karşıma gelme” diyen vatandaş acayip derinden
konuşuyor.


Gerçi “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında” vaziyetlerinde, ama olsun o
kadar...


İşlediği zulüm ayyuka çıkanların vay haline!
Ömrü kul hakkı yemekle geçenlerin vay haline!

Free download pdf