Kur’an’ın buradan başladığını örtmeye çalışıp entelektüel, ilmi yorumlar
yaparsak kapitalizme karşı Kur’an’ın dayanaklarını yok etmiş oluruz.
Paranın etrafında oluşturulan güç, gücün verdiği otorite. Bunların hepsi
burada birleşiyor. Kur’an, bunların hepsine “hayır” diyor.
Kalem Suresi, Bahçe Sahipleri Kıssasın da da bundan bahseder.
Bugünkü tabirle burjuvaziyi, o günkü tabirler Mekke’nin
zenginlikten şımarmış ileri gelenlerini anlatır. Bu kişiler erkenden
tarlalarına gidiyorlar, yoksullar gelip oradaki üründen almasın
diye. Bir de bakıyorlar ki yerle yeksan olmuş bahçeleri. Demek
istiyor ki Kur’an, bu sahip olduğunuz yerler, etrafına çit çevirerek
benim dediğiniz yerler, bu bahçeler, bu hurma tarlaları, bu ekin
bağları sizin değildir, Allah’ındır. Mülk Allah’ındır. Bir gün olur
elinizden çıkar, bir felakete maruz olduğunu görürsünüz ya da siz
ölürsünüz. Hemen sonrasında da ölüm hatırlatması yapıyor.
Kur’an-ı Kerim’deki ölüm hatırlatması sürekli olarak dünyaya
bağlanmaktan vazgeçmeyi vurgulamak içindir. Ölüm en büyük eşitleyici
ilkedir. Ve yahut felaket vurgusu yapılır, sahip olduğumuz şeyin veya
kendimizin yok olacağını ifade etmek için. Dolayısıyla bahçe sahipleri
kıssası insanlıkta kadim bir sorun olan yoksulluk ve zenginlik sorununa
parmak basmak için anlatılan bir kıssasıdır. Bütün ağalar, patronlar bahçe
sahiplerinde anlatılan iki tane zenginin yaptığını yaparlar.
Bir diğer örnek, Müddesir Suresi’ndedir. Orada bir adam anlatılır. O adam
müfessirlere göre Velid bin Muğire’dir. Müzemmil suresinde de o vardır.
Denir ki, “Tek başına yarattığım o adamı bana bırak. Uzayıp giden mal
verdiğim, gözünün önünde oğullarıyla nimetimi döşedikçe döşediğim o
adamı. Hala gözü doymuyor. Verdiğimden daha fazlasını istiyor. Hayır! O
ayetlerimize karşı inat etti. Onu dimdik bir yokuşa süreceğim.(Müdderis
11-14)” Şöyle anlatır, “Hesap yaptı, ölçtü biçti, tarttı, (...) sağına soluna
baktı, (...) ve bu eskilerin masalından başka bir şey değidir, dedi.
(Müddesir, 18-25)”
Eskilerin masalı dediği şey ahiret inancı ya da Allah itikadı değil, bunların
hepsine zaten inanıyor. Eskilerin masalı dediği şey, “Zengin olmayacak,
fakir de kalmayacak, eşitlik olacak, köleler azat edilecek.” Kur’an’daki
yaratma vurguları sadece Allah’ın varlığını anlatmak için değildir, aynı
zamanda kölelere sahip olunamayacağını belirtmek içindir. İnsanı yaratan
Allah’tır. Kur’an’daki tabiat tasvirleri, yerlerin ve göklerin ve ikisi
arasındakilerin Allah’a ait olduğunu söylemek içindir. Mülkiyetin Allah’a ait
olduğunu teyit ve ısrar içindir. Kur’anın hitap ettiği toplum Allah’a ve
ahirete inanmakta ama korkmamaktaydı. Müslümanlarla Müşrikler
arasında yapılan Hudeybiye Anlaşması’nda, iki taraftan biri hac
yaparken diğerinin oradan çıkacağını yazar. İki tarafta hac ediyor.
Ebu Cehil, namaz kılan, oruç tutan, hacca giden, cübbeli sarıklı
muhafazakar sağcı bir Müşriktir. Bedir Savaşı’ndaki duasında,
Peygamberimiz için “dinsiz, servet düşmanı” diyor. “Bu dinsizden
bizi kurtar yoksa Allah’ın evinin hizmetkârı kalmayacak” diyor.