Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

hükmolunmayı istemek”, sırf zengindir, malı çoktur diye birisinin
iktidarını onaylamak demek oluyor.
Demek ki “istiğna” ve “tağut” Kur’an’ın ilk kavramları... İstiğna “ğina”
kökünden gelir ve mal, servet, para sahibi olmak demektir. Demek ki kişi
önce mal zengini (mustağni) oluyor, sonra bununla büyüklük kompleksine
kapılıyor (müstekbir). Bunlardan kaynaklanan kendinden menkül bir hakla
ötekiyle “hegomonik” ilişkiye girmeye kalkışıyor. İşte buna tuğyan/tağut
olmak deniyor. Kur’an’ın ilk suresi olan Alak suresi, böylesi bir tipin salât
ederken bir kulunu nasıl engellemeye/yasak koymaya (nehy) kalkıştığını
anlatır. Bu anlamda Kur’an, nazil olmaya, ilk olarak mal ve iktidar
sahiplerinde görülen “hegomonik ilişki” yi sorgulayıp mahkum ederek
başlıyor. “İşte bütün meselem, her meselenin başı!”(NFK).


Kur’an’ın “La ilahe illallah” (Allah’tan başka tanrı/otorite yoktur) veya
“La hükme illa lillah” (Hüküm koymak/hükümet etmek/egemenlik
hakkını kullanmak sadece Allah’a mahsustur) ifadeleri bu anlamda Cemil
Meriç’in de dediği gibi anarşizme yakın durur.
Çünkü anarşi Türkçe’deki populer anlamı ile kuralsızlık değil;
yönetimsizlik/iktidarsızlık (a– (n) arche) demektir. İnsanın insan
tarafından yönetilmesini, populer İslamcı argümanla kula kul olmayı
reddetmek anlamındadır.
Burada, insanlar arasında her türden “hegomonik” ilişkinin reddi vardır.
“İllallah” şeklindeki kelime-i şahadetin ikinci kısmında ise insanın uyması
gereken tek şeyin “Allah” olabileceği beyan edilir. Yani insanlar tek yanlı
hegomonik dayatmalara değil; kendi dışlarında hepsini birden bağlayacak
kurallara uyabilirler. Buna anarşist filozoflar evrensel ahlak kuralları,
tarihin ve tabiatın diyalektik yasaları veya gönüllü sözleşmelerden doğan
kurallar derler.


Allah adına ortaya çıkan yönetimlere/iktidarlara değil; bizzat Allah’ın
dediğine...
Evrensel ahlak kurallarını uygulamak adına ortaya çıkan
yönetimlere/iktidarlara değil; bizzat evrensel ahlak kurallarının kendisine...
Tarihin ve tabiatın diyalektik yasalarını uygulamak adına ortaya çıkan
yönetimlere/iktidarlara değil; bizzat tarihin ve tabiatın diyalektik
yasalarının kendisine...
Gönüllü sözleşmeleri uygulamak adına ortaya çıkan yönetimlere/iktidarlara
değil; bizzat gönüllü sözleşmelerden doğan kuralların kendisine...
“La ilahe”, işte bu araya giren yönetimlerin/iktidarların/otoritelerin
(hegomonyanın) reddidir. “illallah”da yönetimsiz/iktidarsız/otoritesiz
doğrudan (ilâhî) kurallara uymaktır.
“Bu nasıl olur?” diyecekseniz...
BİR: Büyük, merkezî, otoriter ve totaliter hegemonyalar yerine, küçük ve
yerel toplulukların kendi kurallarına uyarak yaşaması ile...
İKİ: Kuralları uygulamak adına ortaya çıkan temsilcilerin veya iktidarı
kullanma yetkisi verilenlerin (kendisine mülk verilmiş olanların) adil ve
sağlam bir hukuk ile sürekli, eleştirel, devrimci ve amansız denetimi ile...

Free download pdf