Buna rağmen yaratılışta tekrar yoktur. Boyuna “halk-ı cedid” (yeniden
yaratılış) ve hep bir “ezeli şimdi” içinde “ebedi devinim” vardır. “Devinim”
belirlenemezliği değil; olmamış olanın kestirilemezliğini ifade eder.
Olmakta olan ise içkinlikle devam eden “sürecin” kendisidir ve
kestirilebilirdir.
**
Bu çerçevede Kur’an’da bir çok ibretlik olaylar anlatıldığını görüyoruz.
Bunlardan birisi de “Firavun’un cesedi” olayıdır.
Acaba bunun olmuş olan, olmakta olan ve olacak olan perspektifinden
anlamı nedir? Yani “Yaşayan Kur’an” açısından ne anlama geliyor?
Malum, ölü Kur’an anlatıcılarına göre Allah ibret-i alem için Firavun’un
cesedini korumuş ve şu an İngiltere’deki British Museum’de
sergilenmektedir.
Müzeye gitmenize bile gerek yok, Youtube’da videosunu izleyebilirsiniz,
internet çağındayız nede olsa.
Oysa müzedeki cesedin Firavun’a ait olmadığı, bunun bir “şehir efsanesi”
olduğu çeşitli defalar yazılıp çizildi. Ben bunlardan sadece birini aktarmakla
yetinecek ve asıl “Firavun’un cesedi” ile ilgili ayette ne deniyor onu
göstermeye çalışacağım.
“Bu ceset, bizim ‘doğal mumya’ dediğimiz türden bir arkeolojik
buluntudur. Gerek bizim müzemizde, gerekse dünyanın diğer pekçok
müzesinde bunun gibi daha yüzlerce ‘doğal mumya’ mevcuttur. Benzer
görünümlü doğal mumyalara Mısır’ın daha birçok çöllük bölgesinde ve
Peru’nun Nazca ovasında da rastlayabilirsiniz... Elimdeki resmî kayıtlara
göre, Geç Hanedan Öncesi Dönem’e ait olan (M.Ö. 3500-3250 arası) bu
ceset, Yukarı Mısır’daki Cebeleyn kasabasında yapılan resmî bir kazıda
bulunmuştur. Öncelikle, kazı mahalli Kızıldeniz’e aşırı uzaktır (300 km).
Eski Mısırlılar sevdiklerini gündelik hayatta kullandıkları eşyalarla gömmeyi
âdet edinmişlerdi. Altından yapılma gündelik eşya ve mücevherat, bu
kültürde bütün asillerin mezarlarında mutlak surette karşılaşacağınız çok
önemli sınıfsal göstergelerdir. Bizdeki mumyanın çevresinde gördüğünüz
kap-kacak, cesedin bulunduğu mezardan çıkan orijinal eşyalarıdır. Bunlar
ise gayet sıradan, o çağda avamın kullandığı türden toprak malzemelerdir.
Eğer ki bu kişi kutsal metinlerde sözü edilen ‘lanetlenmiş firavun’ ise o
halde içi ve çevresi başka insanlarca düzenlenip süslenmiş olan nizamî bir
mezarda değil; gelişigüzel bir biçimde bulunması gerekirdi... Bu kişinin 2.
Ramses olduğunu ileri sürmek ise, tarihsel gerçeklerle tam anlamıyla alay
etmek demek. Çünkü, Ramses 2’nin mumyalanmış bedeni Mısır’ın Krallar
Vadisi’ndeki özel mezarından zaten yıllar önce bilim adamları eliyle
çıkarılmıştı ve şu anda da Kahire Müzesi’nde koruma altında bulunuyor.
Bütün bu gerekçelerin ışığında, gerçekliğini araştırdığınız iddianın hiçbir
tarihî ya da bilimsel geçerliliği ve tutarlılığı bulunmadığını bilmenizi isterim.
Böyle bir iddiayı destekleyecek en küçük bir bulguya sahip olsaydık, bu
mumyayı müzemiz galerilerinde şu anki konumunda değil zaten çok daha
farklı ve görkemli koşullarda sergilerdik.” (Eski Mısır uzmanı Derek A.
Welsby’in açıklaması, Ali Murat Güven; 20 Kasım 2005, Yenişafak).