Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

Ali Murat Güven’in araştırma/haberine göre müzede böyle 10-15 mumya
ceset daha var. Bu da onlardan biri ve Mısırlı bir köylüye ait. Firavun
olduğuna dair hiçbir kanıt yok!


“Var, Kur’an’daki ayet!” diyeceksiniz...
İmanlarını “Firavun’un cesedi” gibi şehir efsanelerine dayandıranlar yazının
sonunda imansız kalacaklarından en iyisi yazının bundan sonraki
bölümünü okumasınlar derim...
Kur’an’da geçen ayet şöyle: “Bugün senin ‘bedenini’ kurtaracağız.
Arkandakilere ibret olsun. Ne var ki insanların birçoğu ayetlerimiz
karşısında hiç oralı olmuyor.” (Yunus; 10/92)
Bu kökten (b-d-n) gelen kelime Kur’an’da bir yerde daha kullanılır:
“Büyükbaş hayvanları da (el-budne) size Allah’ın şiarlarından kıldık” (Hacc;
22/36).
Ayette geçen “beden” kelimesi büyükçe olmak, gövdeli olmak demektir.
Cüssenin büyüklüğüne bakılarak söylenirse beden, rengine bakılarak
söylenirse cüsse manasına gelir. Bu açıdan semiz deveye de bedene denir.
Beden aynı zamanda vücudu koruduğu için zırh manasına da gelir. Nitekim
beden de iç organları korumaktadır. Tıpkı gömlekte elin geldiği yere el,
sırtın geldiği yere sırt, karnın geldiği yere karın dendiği gibi, zırh da,
bedenin üzerinde durduğundan beden adını aldı denilmiştir.(Rağıp, el-
Müfredat, b-d-n mad.).
Şu halde ayette iki tefsir mümkün görünüyor.
1-Büyükçe olmak, iri gövdeli olmak manasına bakılarak “Senin büyükçe,
iri, gövdeli, devasa (yapılarını) arkandan bırakacağız, koruyacağız. Böylece
insanlar arkandan bu kadar budn (büyükçe) hale gelmiş Firavun’un nasıl
yok olup gittiğini görerek ibret alacaklar” denmiş olur... Musa zamanında ki
Firavun vücut itibariyle sıska birisi olmasıyla tanınırdı. Hemen
anlaşılabileceği gibi buradaki büyükçe olmaktan maksat onun görkemli
yapıları yani pramitleridir. Nitekim başka bir ayette Firavun “Yere çakılı
dev kazıklar/pramitler sahibi” (zu’l-evtad) olarak da anılır. (Sad; 12, Fecr;
10).
2- Zırh manasına bakılarak “Seni bedenini saran altın işlemeli zırhınla
birlikte bırakacağız, kenara çıkaracağız. Böylece ‘Firavunlar ölmez’ diyenler
ardından senin zırhınla da olsan nasıl öldüğünü görecekler, ibret alacaklar”
denmiş olur...
Her iki halde de verilmek istenen “yaşayan mesajlar” ise şunlar olur;
Birinci tefsirden: Görkemli binalara, devasa ordulara, imparatorluk
saraylarına sahip nice despotik tiranlar göçüp gitmiştir. Bunların halini
görmek istiyorsanız Firavun İmparatorluğu’nun geride kalan devasa
yapılarına/pramitlerine bakın. Oralara dünyanın yedinci harikası diye boş
gözlerle turistik ziyaretler yapacağınıza ibret alın. Kendi çağınızın görkemli
ordu ve binalarına sahip imparatorlukları da bir gün böyle olacak.
Onlardan korkmayın, Allah’tır en büyük olan ve ebediyen yaşacak olan...
İkinci tefsirden: “Ben sizin en büyük Rabbinizim” (Naziat; 24) diyen
Firavunlar da ölür, öldü, ölecek! Üstelik bedenlerini sarmış altın işlemeli
zırhlarıyla... Altından zırhı bedenini ölümden kurtaramaz. Zırhıyla olsa dahi
öldürürüz. Her kim ‘Bize ölüm yoktur, biz yıkılmayız, liderimiz ölümsüzdür,

Free download pdf