tez elden yemek.
- Ana-babanın ve yakınların bıraktıkları mirasdaki, erkeklerin ve ka-
dınların birer pay haklarını, gerek azından gerek çoğundan hisseleri-
ni tanımamak ve kabullenmemek. - Yetimlerin veli ve vasisi iken onlara, kendi çocuklarına davranılma-
sını istediği gibi davranmamak. - Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyerek karınlarına ateş tıkınmak.
(Annesiz kalmış öksüz, kıyasen babasız kalmış yetim gibidir.) - Değişen yaşantı tarzı ve mükellefiyetlere göre mirasda adaleti gözet-
memek. Kız çocuklarına, kız kardeşlere ve onların çocuklarına (ye-
ğenlere) mirasdan pay ve hak vermemek, maddi-manevi baskı ve hi-
le ile onları hak istememeye ve almamaya razı etmek. (Erkek eşlerin
bir ömür boyu bütün varını-yoğunu ve kazancını onlara harcadığını
gözardı ederek, hak vermemek için, "bir gün boşanır gelirsen, sana
biz bakarız" demek, geçim yerine geri dönmeyi baştan kadının kafa-
sına sokmak, damattan başlık dahi almak böyledir.)
* Müşrik eski Mekkelilerin yaptıkları gibi bazı ana-babaların, gerek
yaşarlarken gerekse ölümlerinden sonra para ve mallarını yalnızca
oğullarına yedirmeleri, kızlarını yok saymaları, kıza verilecek para
ve malı "ele gidecek kayıp" olarak görmeleri.
- Kocası ölen kadını, onun miras bıraktığı mal gibi telakki-kabul et-
mek, kadın istemese bile onunla zorla evlenmek veya onu başkasıy-
la zorla evlendirmek, o kadını kullanarak sırtından maddi menfaat
sağlamak. (Bazı ana-baba, erkek kardeş ve akrabalar için böyledir.)
- Evlendikleri kadına verdikleri mehri (maddi güvenceyi) erkeklerin,
çeşitli yollar ve desiselerle kısmen veya tamamen yemeleri, verdik-
lerini zorla geri almaları. (Ki mehir, evlilik güvencesi olup, cinsel
birleşme ücreti değildir.) - Bir ücret karşılığında anlaşarak, bazı kadınlarla geçici bir zaman i-
çin sözde evlenmek-anlaşmalı cinsel ilişki yapmak; onları metres
ve dost tutmak.
- Mallarını, insanlar arasında haksız ve haram yollar ile alıp vererek
yemek. (Satıcının, istediği fiyatı belirleyip üstüne habire zam yap-