Hâmid’den hemen hemen hiçbir varını esirgememiştir.
Ailesi, her ferdi nesilden nesile geçecek kıymette iz
bırakabilmiş bir soy silsilesidir. Hâmid’in babası Hayrullah
Efendi, ilim ve irfan sahibi bir adamdı. Tanzimat devrinin
Reşit Paşa tarafından kuruluşile başlanan kültür hareket-
lerinde Hayrullah Efendi, ilk safda çalışanlardandır. Maarif
Müsteşarlığı, Nazır vekilliği, Tıbbiye Nazırlığı, Meclisi Valâ
azalığı, Encümeni Daniş ikinci reisliği, elçilik gibi vazifelerde
bulunuşu; büyük Osmanlı tarihi, tıbba dair tercümeler, az,
fakat öz sözlü şiirleri kendisinin şahsiyeti hakkında bize bir
fikir verebilir.
Hayrullah Efendi’nin babası, yani Abdülhak Hâmid’in büyük
babası Abdülhak Molla da mühim bir adamdı. Abdülhak
Molla, Sultan Mahmud devrinin yüksek şahsiyetlerinden biri
idi. Hekimbaşılık etmiş, reisiulemalık rütbesini kazanmıştır.
Âlim, zarif, şair ve nüktedandı. Abdülhak Molla’nm kardeşi
Behçet Efendi hekimbaşı olduğu gibi anasının babası da
Hayrullah Efendi de hekimbaşılık makamına yükselmişti
Dedesi ulemadandı, Divanı hümayun hocalarından Mehmet
Emin Şükûhi Efendidir. Bu geniş akraba zümresinin malûm
olan ilk ceddinin kabri eyice uzaktadır. Mısır’da bu zatın
ismi «Abdülhak Sünbati» olup rütbesi ziyaretgâh ve kendisi
oraca veliyullah sayılırmış.
Hâmid’in ailesi içinde dikkate ve hürmete değer kadın-
lardan biri, şairin büyük annesi, yani Abdülhak Molla’nın
refikasıdır. O devrin en kibar ve yetişkin aileleriden birine
mensup olan bu hanımefendi, saydığımız erkekler kadar
Hâmid’in doğmadan önceki hayatında müessir olmuştur.
Bununla beraber kendisine doğrudan doğruya varlığından
varlık vermiş olan kadın, hiç şüphesiz annesidir. Hâmid’in,
Sahra’sında tasvir ettiği serbest hayat içinde doğmuş,