111
(6: 164)
kuşkusuz
ن َّ
ِ
إ
iman
edip
َ
ینذِ
َّ
وا ال
ُ
ن
َ
م
َ
آ
işleyenler
ise
وا
ُ
ل
ِ
َعم
َ
و
salih
ameller
ِ
ات
َ
ح
ِ
ال
َّ
الص
ي
ِ
رجْ
َ
ت
akan
ْ
م
ُ
ھ
َ
ل
cennetler
işte onlar
için vardır
اتٌ
َّ
ن
َ
ا ج
َ
ھ
ِ
تحْ
َ
ت
ْ
ن
ِ
م
ırmaklar
ُ
ار
َ
ھ
ْ
ن
َ
ْ
لأا
ltlarındana
Kuşkusuz iman edip salih ameller işleyenler ise, işte
onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. ( 85 :11)
affedin
و ا
ُ
فا عْ
َ
وا ف
ُ
ح
َ
فاصْ
َ
و
aldırmayın
ى
ّٰ
ت
َ
ح
kadar
َ
ي
ِ
ت
ْ
أ
َ
ی
getirinceye
Allah
ُ
هِ ﷲ
ِ
ر
ْ
م
َ
ا
ِ
ب
emrini
َ
ﷲ
her şeye
hakkıyla
ٍ
ء
ْ
شَي
ِ
ّ
لُكى
ٰ
عَل
ٌ
ی ردِ
َ
ق
kadirdir
Allah
َّ
نِا
Şüphesiz
Allah emrini getirinceye kadar affedin, ldırmayın!a
Şüphesiz A llah, her şeye hakkıyla kadirdir. (2: 1 09 )
başkasına kazanmaz
ُ
بسِ
ْ
ك
َ
ت
َ
لا
َ
و
ا
َ
ھ
ْ
ی
َ
لعَ
kendi
aleyhinden
yüklenmez her ne fis
ُ
ر
ِ
ز
َ
ت
َ
لا
َ
و
ٌ
ة
َ
ر
ِ
از
َ
و
hiç bir günahkâr
َ
ر
ْ
ز
ِ
و
günahını
ى
ٰ
ر
ْ
خ
ُ
ا
ٍ
س
ْ
ف
َ
ن ل ُّ
ُ
ك
َّ
لاِا
Her nef is kendi aleyhinden başkasına kazanmaz. Hiçbir
günahkâr, başkasının ünahını g yüklenmez. (6: 1 64 )
başkasının
112
(2: 46): Şüphesiz onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve
gerçekten onlar, O’na dönecekl erini bilen kimselerdir.
görmüyorlar
mı
َ
ن
ْ
و
َ
ر
َ
ی
َ
لا
َ
و
َ
ا
gerçekten onlar
ْ
م
ُ
ھ
َّ
ن
َ
ا
sınandıklarını
َ
ون
ُ
ن
َ
ت
ْ
ف
ُ
ی
her
yıl
ي
ِ
ف
ٍ
عَام
ِ
ّ
لكُ
ِ
نیْ
َ
ت
َّ
ر
َ
م
iki
defa
ً
ة
َّ
ر
َ
م
veya
sonra
bir
defa
ْ
و
َ
ا
َّ
م
ُ
ث
yine de tevbe
etmiyorlar
َ
نو
ُ
وب
ُ
ت
َ
ی
َ
لا
Biz senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz
ve biz sana iman edecek kimseler de değiliz. (9: 126)
kimselerdir
ینَ
ِ
ذ
َّ
ل
َ
ا
ونَ
ُّ
ن
ُ
ظ
َ
ی
bilen
ْ
م
ُ
ھ
َّ
ن
َ
وا ا
ُ
ق
َ
لا
ُ
م
Şüphesiz
onlar
kavuşacaklarını
ْ
م
ِ
ھ
ِ
ّ
ب
َ
ر
ْ
م
ُ
ھ
َّ
ن
َ
ا
َ
و
Ve
gerçekten onlar
O’na
ِ
ھْی
َ
لِا
Rablerine
۬
ونَ
ُ
ع
ِ
اج
َ
ر
döneceklerini
ُ
ھ
َّ
نِا
muhakkak ki
ْ
ن
َ
م
kim
ِ
ت
ْ
أ
َ
ی
gelirse
ُ
ھ
َّ
ب
َ
ر
ً
ما
ِ
ر
ْ
ج
ُ
م
َّ
ناِ
َ
ف
Rabbine
suçlu
olarak
kuşkusuz
ُ
ھ
َ
ل
ona
وتُ
ُ
م
َ
ی
َ
لا
َ
م
َّ
ن
َ
ھ
َ
ج
cehenne
m vardır
ne
ölür
ایھَ ِف
orada
ى
ٰ
یحْ
َ
ی
َ
لا
َ
و
ne de
yaşar
Gerçekten biz seni v e aileni kurtaracağız, ancak arınk
müstesna, o, geride kalanlardan olacaktır. (20: 74 )