Zaten devlet de Öcalan’la bir görüşme yaptırmak istiyordu ve
Mehmet Öcalan’ın Ada’ya gitmesi sağlandı.
Abdullah Öcalan, 17 Kasım 2012 tarihinde kardeşi Mehmet
Öcalan’la gönderdiği mesajda, 58 cezaevinde ve dışarıda binlerce
kişinin katıldığı açlık grevinin sona ermesini istedi. 67 günlük
eylemler böylece sona erdi.
Çok geçmedi, Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin haberin MİT
tarafından PKK’ye gönderildiği anlaşıldı. Devlet, Öcalan’la gö-
rüşme yapmayı ve yeni bir süreç başlatmayı istiyordu.
AKP zorlanmıştı, neredeyse ‘düştü düşecek’ durumuna gel-
mişti. Öcalan, AKP’nin bu zayıf anını yakalamış ve yeni bir süreç
başlatarak adım attırma için hamle yapmıştı.
Ankara’ya mektup yazarak sürece ilişkin fikirlerini paylaştı ve
yeni bir ‘çözüm projesi’ sundu.
Bunun gereği olarak Aralık 2012’de PKK yönetimine de bir
mektup ulaştırdı.
PKK, 2013 yılına ‘yeni bir mücadele’ konsepti şeklinde ha-
zırlanıyordu. Ama İmralı’dan gelen mektup ve kış şartlarından
kaynaklı olarak yıl sonuna doğru eylemleri fiilen durdurmuştu.
Yılbaşına doğru dönemin Başbakanı Erdoğan, “arkadaşlarımız
İmralı’da görüşme yapıyorlar” açıklamasında bulundu.
29 Aralık 2012’de İmralı Adası’na giden devlet heyeti, Lice’de
10 gerillanın katledildiği mesajını da beraberinde götürmüştü.
Ve 3 Ocak 2013’te Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’nın İmralı
Adası’nda Öcalan’la görüşmeleri sağlandı.
Kamuoyu, 2013 ve sonrasındaki sürecin bu görüşmeyle başla-
dığını biliyor. Ama bu görüşme Öcalan’la devlet arasında üç ay
devam eden pazarlıkların sonucu gerçekleşti ve yeni bir aşamanın
ilk adımı olarak tarihe geçti.
27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren Öcalan’dan haber alı-
namıyordu ve BDP’li vekiller bu atmosferde İmralı’daki görüşme
masasına oturdular. Öcalan, bu görüşmeye hazırdı, nasıl bir sü-
reci başlatacağını önceden hazırlamıştı.
Konuya şöyle bir giriş yaptı:
“Buraya gelmeniz önemlidir, ancak diyalog sizinle (BDP
Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci’ operasyonu