gerektirdiklerine inançla bağlı olduğunu
gösteriyordu.
Tevfik Fikret'i ‘Benim Şairlerim’den biri
saymam neden mi? Çağdaş şairlerin çoğunu
tanıdım. İçlerinden önemli bir bölümü, yakın
arkadaşlarım oldu. Oysa Fikret 1915’te
ölmüş. Ben doğmadan sekiz yıl önce. Ama
edebiyatla ilk tanıştığım günden bu yana
onu, yaşayan bir şair olarak benimsemiştim.
Nasıl olur da bir şair ölür? Yazdıkları okun-
mazsa, adı anılmazsa, söyledikleri, dile
getirdikleri bugünlerde de canlıysa, etkiliyse,
yeni kuşaklara güven vericiyse...
Aşiyan’a çıkan yokuşta bana öyle gelmişti ki
şair ordadır, odasındadır, bahçesindedir,
Boğaz’a bakan pencerenin önündedir,
sırtında siyah Rus kazağı, duvarda yağlıboya
tabloları... Bildik birini, saygı duyduğum yaşlı
şairi bir görmeye gider gibiydim. Sonra o
avlu, o mezar, evin havası, eşyaları, yazıları...
Rıza Tevfik’in bir şiiriydi daha ilkokula
başlamadan ezberlediğim: "Tevfîk Fikret’in
Mezarında".