bağımsız bir halde bulunmasını ve
menfaatlerini düşünür, sömürgecilere karşı
kapılarını kapatır bir hükümet olmasını
elbette istemez.
(Sebiiürreşad, 1922. c. XX, sayı 496)
AKİF VE BOLŞEVİKLER:
Yine bu dönemde, Âkif, emperyalistin
«vicdana sahip» olamıyacağmı, Birinci Dünya
Savaşı’nda Almanya’nın Doğu halkına
bakışının «birinci defa doğan fecir» olma-
dığını, çok «acı tecrübelerden» sonra,
anlamıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında
Türkiye ile bolşevik Rusya arasındaki iyi
ilişkiler konusu üzerine yazılan «Âlem-i
İslâm ve Bolşevikler» başlıklı imzasız bir
makalede şöyle denmektedir:
(...) Gerçi Alman’lar gerek Harb-i Umumî’den
önce, gerek Harb-i Umumî başlarında
Türkiye’yi savaşa sürüklemek için bütün
kuvvetleriyle çalışmışlar; gerek İslâm