yaşandıktan sonra insanlığın aştığı mabet dönemini bugün yaşayanlar, ülkenin
her tarafını mabet ile doldururlar. Bu durum, tarih sahnesine geç çıkmanın
göstergesidir.
“Politika sonradan küskünlere, kapitalizm sonradan görmelere, dinler de
sonradan dönmelere bel bağlar.”
Doğallık ve Bölücülük
Felsefeye göre; cinsiyetçilik, doğallıktır. Doğallık bölücülüktür. Çünkü bütün doğal
sistemler, bölme ile çalışır. Mesela doğal kan dolaşımı, solunum ve sindirim
sistemleri organik yaşam olarak bütün yiyecekleri bir çeşit “divide et impera (böl
ve yönet)” mekanizması ile öğütür. Bu nedenle yöneticiler cinsiyet ayırımını çok
severler ve bu amaçla dişil olarak kalmaları için çocuk yaşta ve her zaman sürekli
her türlü cinsiyetçilik eğitimi verirler.
Cinsiyetçilik ve Ötekilik
Artık cinsiyet üzerinden kimlik yapmak çağdışı kalmıştır. Örtünmeyi kimlik
yapmak, çağımız öncesindeki cinsiyetçiliği sürdürmek demektir. Cinsiyete dayalı
kadına kimlik vermek demek, kadını erkekle eşit görmemek ve onu
ötekileştirmek, ikinci sınıf insan olarak tutmaya devam etmektir. Örtü, geçmişte
erkeğin kadına egemen olduğu dönemin ürünüdür.
Felsefeye göre örtünme; erkeğin, kadının efendisi olduğunun göstergesidir.
Erkek, kadını kontrol ediyor ve yaşamını yönlendiriyor demektir. Kadının,
merkezinde kendisinin bulunmadığı “merkezsiz özne” olması demektir. Kadın,
kendi başına tam bir birey değil, erkekle tamamlanmaktadır. Böylece buyurucu
erkeğin hükmüne hatta libidosuna tabi ve mahkûm demektir. Kadına kendi
cogitosu değil erkeğin doğal, hormonal ve animal yapısı egemen demektir.
İnsanın değil, doğa yasalarının egemenliği demektir. Ne özgüllüğüm, öznelliğim
ne de bireyselliğim var demektir.
Açık ve Örtülü
Açıklık, kadının çağdaşlığını simgeler. Açık kadın giyimde çağdaştır ama düşünüş
biçiminde çağdaş değilse aslında çağdaş değildir. Çünkü çağdaşlığı yöneten
motor, çağımızın düşünüş biçimi olan akılcı ve bilimsel düşünmeyi bilmiyor ve
yapamıyordur. Nitekim Türkiye’de açıklardan da henüz bir düşünür ve filozof
çıkmamıştır. Açık olup çağdaş düşünmeyen kadın, karanlık-aydınlık gibi, çağdaş-
antiklik oksimoronluğu arz eder. Motoru güncelleştirmeksizin kaportayı
modernleştirmektir. Bu durumda modernlik içsel-yapısal değil, dışsal-
kaportasaldır. Motorun eskiliğinin sonuçları, modern kaportanın üzerinde çok
daha kötü bir şekilde dışa vuracaktır. Mercedes kaportanın içerisinde pancar
motorun varlığı gibidir. Böyle durumdaki açık kadın çelişik (antinomik)tir.
Kaportada çağdaşlık kolay, motorda zordur. O, zor olanı değil, kolay olanı
seçmiştir. Çağdaş düşünüş biçimini yapamadığı halde örtünen kadın kaportası ile
motorunun aynı olduğunu gösterdiğinden nomik (tutarlı)tir. Aslında Türkiye’de
açık ve örtülü kadın motorda farklı değildir.
“Çağdaşlık, kaportada değil, motordadır.”
Dinsellikten gelip açılan kadın, eğer örtünmeyi din ile sorgulama yaparak
aşamamışsa ve dinsel düşünmeyi aşıp akılcı ve bilimsel düşünmeyi yapamıyorsa
kendisine çağdaş fikirsel özgün kimlik üretememiştir, o da kimliksizdir demektir.
Çağdaşlığı ve açıklığı antinomik (çelişik)tir. Çünkü örtülülüğü, bilimsel ve felsefi
işlem yaparak iç faktörle aşmamıştır. Açıklığı, haram bilerek yapmaktadır. Her an
örtülülüğe dönebilir. Nitekim açık kadınların çoğu, “Allah affetsin, yaşlanınca
örtünürüm,” demektedirler. Çağımızın entelektüelliğine ve hümanistliğine