Sabahın köründe herkes uykuda iken stereolu ve ekolu hoparlörün ses ayarını
sonuna kadar açıp kendi sesini de avazı çıktığı kadar bağırarak ezan okumak bu
çağda nasıl izah edilebilir?
Başkasını rahatsız etmeyi düşünmeyen yani beşeri hümünal düşünmeyi
yapamayan ya da animal düşünme yapan din adamlarına sahip olması, bir din
için en büyük şansızlıktır. Siyasal, sosyal ve ekonomik amaçlı okunmasıdır.
Egemenliğinin göstergesi olarak kullanmaktır. Halka ver ezanı, al elindeki kazanı.
“Halk böyle istiyor” söylemi, yanlışı meşrulaştırmak için gerekçe değildir. Halk
vergi vermek de istemiyor ama onun isteğine bırakılmıyor. Bağırarak ezan
okumak, ülke çapında devlet eliyle yaygın ve örgün şiddet eğitimidir. Şiddetin
devlet eliyle empoze edildiği bir toplumdan şiddetin sadır olmasından şikayet
etmek çelişkidir ve samimiyetsizliktir.
Sevgisizlik
Bağırmanın olduğu yerde sevgiden söz edilemez. O nedenle bağırarak ezan ve
Kuran okuyan kişi, insanlara sevgi duymuyordur, sevgi öğretemez; düşmanlık,
kin ve nefret öğretir.
İki insan birbirini sevdiğinde birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar,
çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır. İki
insan birbirini daha da fazla severse artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar, çünkü
kalpleri birbirlerine daha yakınlaşmıştır. Bir süre sonra fısıldaşmalarına bile gerek
kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçek anlamda
seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.
İnsanda en etkili güç, sevgidir, korku değildir. Korku duygulara, sevgi düşünlere
hitap eder. İnsan sevdiği şey ve kişi için canını severek feda eder. Ama korktuğu
şey ve kişi için canını feda etmez, bilakis onu canı pahasına ortadan kaldırmaya
çalışır.
Kızgınlık ve Öfkeyi Dışavurmak
Bağırmak, bir şeye kızgınlıktan doğar. Kızgınlık, kavgacı davranışıdır ve muhatabı
oral dövmektir. Öfke, bir acziyetten doğan kızgınlık durumudur. Kızgın insanlar
bağırırlar, kabarırlar, yumruklarını sıkarlar, dişlerini gösterirler veya tehditkar bir
yüz ifadesi sergilerler.
Bağırmak, çığırmak ve çığlık atmak; öfkeyi dışarıya boşaltmanın, kendini
rahatlatmanın hatta bazen içindeki sıkıntı veya üzüntüyü, söküp atmanın en
kolay yoludur, çaresizliktir. Aslında, kişi, kişilerin kendisinden uzak kalma
mesafesine oranla bağırır. Kızgın insanlar olayları tarafsız bir şekilde
değerlendirme ve davranışlarını kontrol etme yeteneklerini kaybederler.
Ezanın okunuş biçiminde bütün bu kızgınlık ve öfke tavırları ağızla sergileniyor.
Ezan, düşmanlık duygusu olan kızgınlıkla ve öfke ile muhatabı döver gibi
okunmaktadır. Ezanda bağırmak, özür dileme gereği olmadan dinsel bağırmaktır.
Türkiye’nin her yeri bu kızgın bağırma ezan okuma ile doludur. Bundan
kurtulunacak sakin hiçbir yer yoktur.