Zılgıt Atma
Kulak zarlarını rahatsız eden iğrenç sestir. Gaza gelme halinde Kızılderili çığlığı
gibi “haydaaaaa...” dedikten sonra gittikçe yükselen bir tonda, genellikle üzüntü
ve sevincin doruk noktasına ulaştığında atılır. Zılgıt çekmede baskı kurmanın
çeşitleri olan tehdit etmek, azarlamak, gözdağı vermek, paylamak, çıkışmak
vardır.
“Hilililililililililililililililililililililililili”, “lilililililili”, “aho ahoo”, “ahoooooooooowww”,
“alulululu” gibi nağme şekilleriyle söylenir. Bunların hepsi, bugünkü ezanın
okunuş biçiminde uygulanıyor.
Hoyrat Sesi
Hoyrat; maninin bir türüdür. “Fakir, garip, başıboş” anlamlarına gelir. “Hoyratlar,
dinleyenlerde ezgisi ve sözüyle yiğitlik ve mertlik havası uyandırır. Şu Türkünün
nağmeleri hoyrattır: “Güle naz, Bülbül eyler güle naz, İndim o dost bahçesine,
Ağlayan çok gülen az.”
Arabesk
Ezanın okunuş biçimi, “Ayşem” parçasında olduğu gibi, arabesk bestelerini de
içeriyor. Arabesk, Türkiye’ye özgü, oryantal bir halk müziği türüdür. Genellikle
duygusal olan şarkı sözleri; umutsuz aşkları, günlük dertleri, umutsuzluğu ve
başarısızlığı konu edinir. Bu müziğin özelliği de, ölçüsüz olmasıdır.
Suudesk
Türkiye’de Kabe’de okunan ezanın Suudesk nağmelerinin de sıkça taklit edildiği
görülür. 2016 yılındaki selefi DİB Başkanı, kasete kaydettirdiği ve merkezden
bütün camilerde okuttuğu ezanda diğer müziklere ek olarak bu Suudesk ezan
müziğini de ekledi.
İranesk
Ezanda İranesk nağmeleri de görülüyor. İranesk, Şiilerin asırlar boyu çektikleri
ıstırapların ağıt yakma nağmesi müziğidir. Ağıt, genellikle bir ölümün ya da acı,
üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsüdür. Doğal afetler, ölüm, hastalık
gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade
eden ezgili sözlerdir. Türklerde ağıt geleneği çok eskidir. Ama ezandaki ağıt
melodisi Tük değil Acemdir.
MÜZİK SANATI AÇISINDAN
Sanatsal İçeriksizlik
Müzik, en genel tanımı ile sesin biçim ve anlamlı titreşimler kazanmış halidir.
Başka bir deyişle, sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği
sanatsal bir formdur. Duyguların dilidir. Bir müzik notası, duyguların sesini verir,
duyguların iletişimini yansıtır. Müziğin, insan üzerinde inkar edilemez gücü vardır.
Ezanda bu güç kullanılmak istenir. Ama niçin kullanılmak istendiği bilinmiyor.
Çünkü müzikte hedeflenen sonuçların zıddı doğuyor. Ezanın okunuş stilin,
kullanılan müziğin sanatsal bir özelliği ve değeri olmadığından dinleyicinin
duyguları etkilenmiyor. Marş, slogan ve dikte bağırması olduğundan, dinleyenleri
kendi egemenliğini ifade ettiği için bu müziğe katlanır.
Ezanın okunuşunda her hangi bir müzik sanatının bulunmayışı, Türkiye’deki
dinsel kesimin sanat üretmediği halde sanatı kullanmak istemesi ve onu
kullanmaya kalkışmasının göstergesidir. Müziğin gelişip zirveye ulaştığı çağımızda
sanatsal içerikten bu denli yoksun kötü kuru bağırma ezan okuyuş biçimini hem