şeklinde okunmaktadır. Saladaki “aleyk” kelimesi “heyyyyt sen” gibi
okunmaktadır. Tıpkı, otogarda yolcu çağıran çığırtkanlar gibi. Ya da lokantanın
önünde müşteri kapmak için çığırtkanlık yapan gibi. Ya da semt pazarlarındaki
pazarcılar gibi. Hepsi müşterinin sadece kendisine gelmesini istediği içindir. Böyle
çığırtkanlık, dünyanın başka hiçbir ülkesinde yapılmıyor ve kanunla
yasaklanmıştır Türkiye’de de kanunla yasaktır. Ama dinde serbesttir. Dolayısıyla
çığırtkanlık Türkiye’nin dini karakteri yapılmıştır sanki. Bir hoca düşünün,
başkasını rahatsız etmeyi hiç düşünmeden istediği yüksek sesle kamuya açık
alanlarda ortalıkta çığırtkanlık yapabiliyor bu ülkede. Böyle bir ülkeye ve dine
çağımızda çağdaş insanlık, normal gözüyle bakmaz.
Neden Çığırtkanlık Yapılır
Neden müezzinler, çığırtkan olmayı ve çığırtkanlığı çok seviyorlar?
Menfaatçiliktendir. Kişisel dünyevi çıkarı olduğu içindir. Çağırdığı kişinin çıkarı için
yapmaz. Bütün camiler, cemaatin kendisine gelmesini istiyor. Başka camilere
gitmelerini istemiyor. Çünkü namazın sonunda camiye yardım toplayacak ve onu
istediği gibi harcayacak. İstediği gibi harcayabileceği bir paraya ulaşabilmenin tek
yolu namaz çığırtkanlığı yapmaktır.
“Halka ver ezanı, al elindeki kazanı.”
TEOLOJİK AÇIDAN HOPARLÖRLE OKUMAK
İslam Açısından Çelişki
Ezanın bugünkü hoparlörle okunuş biçimi; İslam teolojisi açısından yanlışlıklarla
doludur. Her şeyden önce Hz. Peygamberin istediği ezan okunuş biçimi
manuelliktir, yani doğal sesle okunmasıdır. Çünkü o, sesi metalikleştirdiği için
ezanın boru ile okunmasını yasaklamıştır.
Minare “ateş yakılan” yer demektir ve Ateşetapan Mecusilerden alınmıştır. Fakat
minare, ezanı yüksek yere bedensel ayaklarla çıkıp okumak içindir. Bu nedenle
asansörle minareye çıkmak da geçerli değildir. Tıpkı, Kabe’yi tavafı, Safa ve
Merve arasındaki “say” gibi ibadetleri yürüyen merdivenle yapmanın, namazı
teknolojik aletlerle kılmanın geçerli olmaması gibidir. Namazın sandalyede bile
kılınmasına cevaz vermeyen DİB Başkanı, ezanın mikrofonla ve minareye
çıkmadan okunmasını teşvik ediyor.
Endosomatik ve Ezosomatik
Endosomatik, bir canlının bizzat kendi bedeninin parçası olan içsel aygıtı
kullanmasıdır. Ezosomatik ise, canlının, bedenine yabancı bir aygıtı kullanmasıdır.
Hz. Peygamber’in, ezanın doğal sesle okunmasını istemesi onun endosomatik
olduğunu, boru ile okunmasını yasaklaması ise ezosomatik olmadığını gösterir.
Ayrıca ezanın müzikle ve bağırarak okunmasını değil, sadece söylev olarak
söylenmesini istemiştir. Türkiye, ezanı hoparlör gibi dışsal bir cihazla okuması
nedeniyle ezosomatiktir. Bu açıdan da İslam’a terstir. Yani Türkiye’nin her şeyi
olduğu gibi, ezan okuyuşu da İslam’la zıtlık içerir.
AHLAK FELSEFESİ AÇISINDAN
Ahlak; kişilerin, başkalarıyla ilişkilerini düzenleyen disiplindir. İlişkilerin temelinde
başkasına saygı göstermek ve onu rahatsız etmemek vardır, davranışlarda insani
değerler bakımından kaliteli olmaktır. Bu kaliteye Hödomonya/Eudaimonia denir.
Ezanın okunuş biçimi, hödomonya açısından da çok değersizdir.
Kabul Edilemezin Kabul Ettirilişi