çağımız öncesi kültür ve yaşam biçiminde kalmak ama bu yaşamı çağımızın
nimetleriyle yaşamak isteğidir. Dinsel toplumlarda din, bu olanağı kendilerine
sağladığından dini, araç olarak kullanmaktadırlar. Aslında onlar din adı altında,
çağımız öncesindeki basit, kolay ve kafa işi istemeyen bir hayatı kolay yolla
yaşamak imkanı elde etmek istemektedirler.
Dini cemaatlere insanlar, ahlaklı ve dindar olmak amacıyla gitmemektedirler.
Oraya gidenler zaten ahlaklı ve dindardırlar. Zaten cemaatler, dinsiz ve ahlaksız
insanları dindar ve ahlaklı yapmaya zaman bile harcamıyorlar. Dinselliğin
toplumda ve devlette prim yapması nedeniyle grupsal dayanışma sağlayarak hem
kendi aralarında ekonomik kazanç elde etmek, hem de müritlerin sayısı kadar
kart ve koz yapıp torpil vasıtasıyla diğer din kardeşlerinin haklarını yemek üzere
siyasetten ekonomik ve bürokratik haksız kazançlar elde etmek için gidiyorlar.
Eğer bu ülkede din, haksız kazanç ve diğer din kardeşlerinin haklarını yeme
imkanı sağlamasa hiç kimse dini cemaatlere itibar etmez.
Dolayısıyla hiç kimse, saflığından ve Allah rızası için kendisini başkasına
ipoteklemiyor. Tamamen animal kurnazlıkla davranarak mamacılık nedeniyle
ipotekliyor. Bu durum, hazırcı ve haksız kazanççı yani haksız egoist olmaktır.
Şimdi böyle haksız kazanççı liderleri ve bireyleri olan bir toplumun, kurnazlığın
kötü görüldüğü aklın egemenliğindeki çağımızda varlığını sürdürmesi
olanaksızdır.
Böyle kişilerin, vatan sevgisi mutlaka haksız kazanç mamacılığına dayalıdır.
Ülkenin mamasından haksız yolla yararlanıyorlarsa vatan dostu kesilirler.
Yararlanmıyorlarsa vatan düşmanı olabilirler. Bu nedenle iktidarda bulunmayanlar
vatanın aleyhinde olabiliyor. Bugün iktidarda olanlar vatansever kesiliyor ama
yarın iktidardan düşünce vatan düşmanı olabilirler. Demek ki bu toplumun
vatanseverliği ilke gereği değil, haksız mama ve kendi ülkesini ve toplumunu
sömürebilme gereğidir.
“Siyasal iktidarda olmayınca ülkeyi “Daru’l Harb (savaşılması gerek
düşman ülke)” ilan edebilenler, iktidar onlarda olunca, ülke dostu kesilip
muhaliflerini ülke düşmanı ilan edebilirler.”
Eğer FETÖ gibilerin yaptıkları kötü görülüyorsa, onların kötü eylemlerini, üzerinde
uygulayabilme ve bu metotla teslim alınma yapısına sahip toplumsal karakter
daha kötüdür. Asıl ilgilenilmesi gereken bu zihinsel hastalık bataklığıdır.
Çözüm
Cemaatçilik ve şeyhlik sorunu, bunların dinde bulunmadığı fetvasını vermekle
çözülmez. İnsanların düşünme biçimlerinin çağdaşlaştırılmasıyla çözülür. Üstelik
insanları Alici, Muhammedçi, Atatürkçü gibi kişici yetiştirmekle hiç çözülmez.
Aksine fikirci olarak yetiştirmekle çözülür. Kişicilik ve şeyhlikten kurtulmanın tek
yolu, insanları kendi akıllarını kullanabilir ve hayatlarını çağdaş anlamda kendi
başlarına yaşayabilir hale getirmektir. İnsanları kendi akıllarıyla özgür düşünebilir
hale getirince şeyhe mensup olmalarını önlemeye çalışmaya gerek yoktur. O
zaman zaten hiç kimse aklını başkasına devretmez ve kendi başına hayatını
yaşayabilir ve hiçbir şeyhe gitmez.
“Bir kesim Allah seti, diğer kesim Atatürk seti; bir kesim dua ürünleri,
diğer kesim doğa ürünleri satıyor. Aralarında ne fark var?