Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

“Politika sonradan küskünlere, kapitalizm sonradan görmelere, dinler de
sonradan dönmelere bel bağlarlar.”


Sala
Kimlik, bağırma olunca, ezanın yanına bir de “sala” adında bir unsur üretildi.
Sala; ölüm haberini vermek için ihdas edilmişti. Peygamber zamanında yoktu.
Tamamen bir bidattır. Şimdi Türkiye’de “sala” bahanesiyle vakitli vakitsiz olarak
minarelerden okunmaktadır. Canı sıkılan ve bağırma ihtiyacını gidermek amacıyla
önüne gelen “sala” diyerek ortalıkta ulu orta bağırabiliyor.


Kuran Okuması
Bağırma kimliğine bir başka unsur eklemesi, kamusal alanda yüksek sesle ve
bağırarak Kuran okunmasıdır. Camiler, içeride okudukları Kuranı hoparlörlerle
dışarıya vermektedirler. Bu durum haramdır. Çünkü Kuran, “Kuran okunduğunda
onu dinleyin ve susun. Umulur ki merhamet edilirsiniz.” Araf, 204. Bu ayete
dayanarak Fıkıh kitapları, Kuran okumanın sünnet, duyulduğunda dinlemenin farz
olduğunu söylerler. Dolayısıyla duyulduğunda Kuran’ı dinlemeyenler ve onu
duyuran kişiler günahkar olurlar. Şimdi ne Kuran ne de hukuk dinleyen kişilerin
din adamı olduğu bir dinin, normal bir din olduğu iddiasına kimse inanmaz. İslam
dinini anormal göstermek hiç kimsenin haddi değildir.


“Camilerin hoparlörleri, kendilerine hiçbir yerde yer bulamayan kişilerin,
din adı altında, kendilerini sergiledikleri kişisel sahnesi ve stüdyosu
olarak kullanılmaktadır.”


Bağırma Kimliği
Cami minare için, minare hoparlörler için, hoparlörler ezan için, ezan ise
bağırmak için vardır.
Sonuçta Türkiye, ezanın şahsında netice olarak, “bağırmak kimliği”ne sahip
olduğunu dışa vurmaktadır. Nitekim eğitimini, dinini, siyasetini, gündelik hayatta
kişisel ve sosyal bütün ilişkilerini kelimesiz “bağırma” ile yürütmektedir.


Türkiye, kimliğinin “bağırmak” olduğunu yabancılara göstermek için, turistik
yerlerde ezanı iki müezzinle, elli tane ekolu ve stereolu hoparlörle, mikrofonun
sesini ve hocanın avazını sonuna kadar açarak aşırı bağırma ve uzatma ile bütün
doğallığını kullanarak onlarca dakika süren bir okunuş biçimi ile okumaktadır.
Yabancı turistler, sinir yapan bu aşırı bağırmanın zarları patlayacak korkusuyla
kulaklarını tıkamaktadırlar. Şimdi bu hal, dünyanın başka hiçbir ülkesinde mevcut
değildir. Bu hali görenler, Türkiye’nin toplumsal kimliğine değer verir mi? Üstelik
onlar, bağırmanın bilimsel ve felsefi anlamını çok iyi biliyorlar. Nitekim bağırmayı,
sözlü şiddet olduğu için kanunlarda suç yaptılar.
“Türkiye’de ezanın, salanın ve Kuran’ın okunuş biçimi, Hinduizm’den
alınmıştır.”
Bağırmanın Bilimsel Analizi
Bağırmak, dili sese dönüştürmektir. Dil insani, ses ise hayvani bir yetidir. Dil,
insan dili ile ağızdan, ses ise hayvansal boğazdan ürer. Böylece bağırmak dil ile
değil, ses ile iletişim kurmaktır. Alexander Kojeve şu tespiti yapar: “Dil ile iletişim
kuramamak, insanın hiçleşmesidir. Bu durum, insan dilinin ortadan kaybolmasını
ve mimiğe dayalı ya da arıların diline benzer bir takım seslerin ve işaretlerin
insan dilinin yerini almasını zorunlu kılar. Müzik konserlerini kurbağalar ve

Free download pdf