Microsoft Word - PROF. DR. NÄ°YAZÄ° KAHVECÄ° FELSEFE MAKALELERÄ°.docx

(Arzum) #1

ÇAĞIMIZDA DİN


Felsefi ve Bilimsel Analiz
“Bırak bütün insanlar seni tanısın; ama hiç kimse seni tam olarak
tanımasın. İnsanlar, sığ yerini gördükleri dereyi kolay geçerler.”
Benjamin Franklin (1706-1790)


Yapılan son araştırmalarda, dünyada dini inançların gerilemekte olduğu ortaya
çıkmıştır. İnsanlar, zihinlerinde ve kalplerindeki dinsel inanışları terk etmeye
başladılar. Dinler yavaşça yok olurken erkekler ve kadınlar seküler anlayışa göre
yaşamaya ve hümanist değerleri benimsemeye başladılar. Bu kişilerin sayısı
günden güne artıyor.


Bu din durumu, ister istemez ülkemiz insanını da etkiliyor. Çağımızın
gelişmelerini reddetmekle hiçbir yere varılmıyor ve sonuç değişmiyor. Osmanlı da
realiteleri asırlarca red ve inkar etti ama sonucunda bu realiteler onu yok etti.
Şimdi de ülkenin kafa katmanının konuyu felsefi ve bilimsel olarak ele alması
gerekir.


Türkiye’yi etkileyen bu konudaki çağdaş paradigmayı bilimsel ve felsefi olarak ele
alacağız. Biz akademisyenlerin görevi; topluma sonuçlarımızı empoze etmek
değil, konu ile ilgili bilim dallarının tespit ettiği bilimsel teknik bilgiler vermektir.
Sevsek de sevmesek de insanlığı bilim ve felsefe bilgileri yönetmektedir. O
nedenle her konuda bu bilgileri bilmemiz gerekir.


DİNİN KÖKENİ


Dinin kökeni, çağımızda dinin yok olmasının temel nedenini açıklar. Çünkü
çağımız insanı, dini doğuran devirlerin insanından zihinsel olarak çok ileri
gitmiştir. Çağımız aklının, dinin kökenini nasıl gördüğünü anlamak için bazı
filozof, antropolog ve sosyologlara bakalım.


August Comte (1798-1857)
İnsanlık üç düşünme evresinden geçmiştir. Bütün toplumların katetmek zorunda
olduğu ardı ardına gelen üç evre vardır. Bunun adı “üç hal kanunu”dur.


İnsan düşünmesinin birinci aşaması teolojik devredir. Bu aşamada insanlık
olayları ve olguları, kendisi ile kıyaslanabilecek varlık ya da güçlere mal ederek
açıklar. Bu anlayışa göre evrendeki olaylar değişmez kanunlarla değil,
insanlarınkine benzeyen iradeler yani tanrılar tarafından yönetilir. Devrin belirgin
özelliği, olayların arkasındaki Tanrı iradesinin araştırılmasıdır. Teolojik devre
zorunlu olarak metafizik devreye yol açar.


Metafizik devrede doğadaki olayları açıklamak için Tanrı fikrinin yerini, tabiat
kuvveti, cevher gibi niteliği belli olmayan kuvvetler almaktadır. Bu dönemde
ruhlar ve doğanın eğilimleri gibi soyutlamalar, gerçek varlıklar olarak
algılanmaktadır. İnsanlığın ulaştığı en son aşama olan Pozitif dönemde bilim ve
pozitif düşünme hakimdir.


“Bütün toplumlar, bilginin birikmesi sonucu, aynı aşamalardan geçerek
sonunda bilimsel düşünmenin karakterize ettiği pozitif devreye
ulaşacaklardır.”

Free download pdf