kilometrelerce alanda duyulacak şekilde hoparlörle dışarı veriyor. Ama insanlar
onu dinleyemiyor. Bu durumda hem okuyan hem de duyan kişiler günahkar
oluyor. Şimdi kişisel libidinal arzusunu tatmin etmek pahasına çok sayıda insanı
günaha sokmak hakkı nereden alınıyor? Hem insanlara günah işlemesinler diye
din anlatmak hem de insanları günaha sokmak çelişkisi izah edilemez şizofrenik
bir durumdur. Bu konudaki ayet şöyledir: “Kur’an okunduğu zaman, hemen onu
dinleyin ve susun! Umulur ki, merhamet edilirsiniz!” Araf, 204.
Tuvalette Kuran
Hem “dinde tuvalete Kuran kitabı ya da yazısı ile girmek haramdır,” deniliyor
hem de caminin içinde okunan Kuran’ın hoparlörle dışarı verilerek sözleri sesli
olarak tuvalete dahi sokuluyor. Bunlar, libidinal haz almak için işlenen büyük
çelişkilerdir. İşte bu çelişkiler, yeni neslin dinden uzaklaşmasına neden oluyor.
“Günümüzde ikonacı olmak demek, beş bin yıl sonra, insanlığın beş bin
yıl önceki düzeyine çıkmaya çalışmak demektir.”
Kuran’ın yazısı ve kağıdı ikon yapılmaktadır. Halbuki sözleri ve anlamı ikon ya da
put yapılmalıdır. Fakat sözü ikon yapmak, zihinsel düşünme işlemi gerektirir.
Düşünme işleminden kaçanlar, maddeyi ikon yapmaktadırlar.
İKONLAŞTIRMANIN NEDENLERİ
“İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: Sabırsızlık
ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet’ten kovuldular,
tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir
günahları var; sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı,
sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar.” Franz Kafka
Algılama ve Kavrama Nedeni
İnsan ikili yapıya sahip olduğundan bir şeyi kavraması “pathos” ve “logos” olmak
üzere iki yolla olur. Pathos kavrama, biyolojik somut düşünme ile doğal-
duygusal-animal kavramadır. Logosla algılamak ve kavramak ise beşeri akılla
düşünerek fikirlerle hümünal kavramaktır. Brincisi somut, ikincisi soyut düşünme
yapar. Soyut düşünme yapamayanlar somut düşünme yaparlar. Çünkü somut
düşünme bütün canlılarda doğal olarak vardır. Ama soyut düşünme insanda doğal
olarak yoktur. O, uğraşı ile elde edilir. Somut düşünme yapabilip soyut düşünme
işlemi yapamayıp tanrıyı ve dini anlamsal olarak anlayamayanlar, onu biyolojik
maddi-doğal beş duyu organlarıyla algılarlar. Tanrıyı ve dinsel unsurları insanın
çıplak beş duyu organlarına hitap eden ikonlarla algılarlar. Bu durum, doğal-
somut düşünme yapıldığı, beşeri-soyut düşünme yapılmadığının göstergesidir.
Gramatoloji ve Türkler
Yazı sistemleri bilimi olan Gramatoloji ve Dil Felsefesi açısından Türklerin, Arapça
yazı ile Allah’ı totem yapması şöyle izah edilebilir: Yazı tipleri toplumların düşünce
yapısı ile ilintilidir. Türkler kendi yazısını değil, Arapça yazıyı kendilerinin düşünce
düzeyine daha yakın buluyorlar. Onu kutsallaştırıyorlar. Aslında onu
kutsallaştırmakla kendilerini kutsal yapmak istiyorlar.
Bilinçaltlarında Türkçe alfabe ile sorunlarının olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni,
Türkiye’de İslam dininin tekelinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, üzerinde
kurulduğu “Türklük ulusal kimliği” ve Türklükle sorunu olanların ellerinde