Fakat mesela, “Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve
Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin.” (Maide, 38) ayetindeki el kesme
cezasındaki ölçüde görüldüğü üzere Kuran’a göre en ağır haram suç hırsızlıktır.
Çünkü en ağır ceza ona veriliyor. İkinci haramlık suç zinadır. Çünkü cezası, “Zina
eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun.” (Nur, 2) Bu
yüzden, “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o çok çirkin ve kötü bir yoldur,” (İsra, 32)
ayetinde kötülemeden söz edildiğinden yasaklama emri, haramlık ifade eder.
“Birbirinizin kusurunu araştırmayın, Allah’tan korkun” (Hucurat, 12) ayetindeki
yasaklama da haramlık ifade eder. Çünkü ayette tehdit olan “Allah’tan
korkmak”tan söz edilmektedir.
AMAÇ
Mekasıd-ı Şeria ve Mesalih-i Mürsele
Kuran’ın bütün emirlerinin bir “mekasıd- şeria (şeriatın amacı)”sı vardır. Bu
amaç, kişisel veya toplumsal faydanın sağlanması, zararın savulması olan
“mesalih-i mürsele”dir. Bu yararlar şu beş tanedir; can, mal, akıl, din ve neslin
korunmasıdır. Bunlara aykırı her fiil haramdır. Bunların dışındaki fiiller haramlık
derecesinde değillerdir.
“İslam için araçlar değil, amaçlar önemlidir.”
ARAÇ
Seddi Zerai
Seddi zerai; sakıncalı ya da yasak sonuçlara götürmesi kesin ya da kuvvetle
muhtemel olduğundan aslında mubah olan araç eylemlerin yasaklanmasıdır.
Fakat araç fiilleri işlemenin cezası yoktur. Ayetlerdeki cilbab ve süsleri
göstermemek, “seddi zerai” kapsamına girebilir.
Cilbab Aracı
Ayette dışarı çıktığında “cilbabını üzerine alması”, cinsel ilişki daveti yapılarak
kadının rahatsız edilmesini önleyen bir araç olarak kullanılmaktadır. Zinaya
götüren bir araç olarak görülmemektedir. Çünkü açık kadınlarla cinsel ilişki o
günkü toplumsal yapıda zina değildi ve cezası yoktu.
Kuran geldiği dönemde kadının bedeninin ve başının örtülmesi hür kadını, köle
kadın olan cariyeden ve fahişelerden ayırma göstergesi idi. Hür kadın bedenini ve
başını örterdi. Böylece ayrışırdı. Köle kadınlar isteseler de başlarını ve
bedenlerinin çoğunu örtemezlerdi. Cariyelerle nikâhsız cinsel ilişkiye girmek zina
sayılmazdı. Kuran, geldiği dönemdeki ve bölgedeki geleneksel anlayış olan
kadının açık olmasının, sosyal statü göstergesi olmasını sürdürmüş ve onu esas
alarak hukuki ve ahlaki düzenlemeler yapmıştır. Kadının örtünmesini gerektiren
bu sebep ancak çağımızda değişmiştir.
Cinsel organları Korumak ve Süsleri Göstermemek Aracı
Nur 31. ayette kadının “cinsel organlarını koruması” ve “süslerini göstermemesi”
Fıkıh usulünün “seddi zerai” alanına giriyor. Bunlar, asıl amaç olan zinasızlığı
sağlayan araçlardır. Ayetten anlaşıldığı kadarıyla, Kuran’ın geldiği dönemde
“cinsel organları korumamak” ve “süsleri göstermek”, o toplumda zina yapmaya
gitmek anlamını taşıyordu. Zinaya ceza verirken, araç olan cinsel organları
korumamaya ve süsleri göstermeye bir ceza vermiyor. Çünkü kadının bunları ihlal
etmesi bizatihi bir kötü fiil üretmiyor.