L
ord Gordon Byron, Çanak-
kale Boğazı’nı yüzerek geç-
miş ve ilk kez açık denizde
yüzme girişimini başarmış-
tır. Dünyanın çeşitli yerlerinde geniş
kitleleri etkileyerek ilk süperstar ka-
bul edilmiştir. Karısıysa ona karşı du-
yulan bu hayranlığı “Byromania” ola-
rak adlandırmıştır. Tüm bunların dı-
şında Byron, biseksüel edebiyatın ön-
cüsü ve bipolar bozukluğun dahi
isimlerinden biridir.
Byron yalnızlığı sevdiğini melodra-
matik ifadelerle anlatırken gerçekte
İngiltere’den uzakta yaşamak depres-
yonunu ağırlaştırıyordu. Şair arkadaşı
Thomas Moore’a yazdığı mektupta,
“Pek çok gün kafamı uçurmayı dü-
şündüm ama bunun kayınvalideme ne
kadar büyük zevk vereceğini hatırla-
yıp vazgeçtim. Gerçi o zaman kesin-
likle rüyalarına girerdim!” diyordu.
Belki biraz daha dürüst olduğu bir
andaysa, zaman zaman, intiharı dü-
şünmeden edemediğini ama kendini
vuramayacak kadar tembel olduğunu
söylüyordu.
Hala şiir yazıyordu ama bir mektupta
yazmak hakkında şu sözleri söylüyor-
du; “İşkence! Bence yazmak büyük
bir acı.”
Kendini şiirlerinde “Izdırabın Havari-
si” olarak tanımlayan Byron, gözleri-
ni göklere çevirmeye alışkın olan şa-
irlerin veya yazarların tökezleme ihti-
malini yüksek görüyordu. Sadece çok
geçilmiş yoldan gidenlerin işi kolaydı
- ona göre.
Dünyada bütün trajediler ölümle, tüm
komediler ise evlilikle sonuçlanır.