Yeni Vizyon Fanzin 5. Sayı / Atölye Sayısı

(Yeni Vizyon Fanzin) #1

Münevver yine erken bir saatte isteksiz ve uyku-
suz şekilde yatağından doğruldu. Üzerine yeşil
röpteşambırını geçirdi ve sigarasını yaktı. Ken-
dini uzun zamandır bu kadar keyifsiz hissetme-
mişti. Nasılsa annesini kaybettiğinden beri pek
bir şey hissedemiyordu.
Güçsüz kollarıyla komodininin üzerindeki tak-
vimin yapraklarını, parmaklarını kesmemeye
çalışırmışçasına çeviriyordu. Tek tek sayfaların
üzerindeki özlü sözleri, fıkraları ve şairlerin en
beğenilen şiirlerinin bazı dörtlüklerini okuyor-
du.
Sayfalar sayfaları takip ettiği sırada tarih 1 Ma-
yısa gelmişti. Sayfada, güne değindirme mi ya-
pılmış bilinmez Nazım Hikmet'in "Henüz Vakit
Varken Gülüm" şiirini gördü. Pek sevmezdi şii-
ri. Şiir okuma yaşını geçtiğini düşünür, tüm fik-
rini şerefsiz malikane sahibinden alamadığı öde-
neklere yoğunlaştırırdı. Tüm bu fikir yığının
arasında tekrardan şiire dönmeyi başarmıştı.
"Ne kadar vaktin kaldı Münevver? Astımdan mı
yoksa yokluktan mı gebereceksin?" Demişti
kendine. Sigarası yarıya geldiğin de mutfağa ge-
çip kendine bir kahve yaptı. Evindeki tek sağ-
lam penceresinin (ki sağlam olmasının sebebi
sokağı gören tek penceresi olmasıydı) iç perva-
zına kollarını yaslayıp öne eğildi. Saçları önün-
de düşerek göğüslerini örtmüştü fakat bu soka-
ğın karşısındaki genç kabadayıların ona laf at-
masına engel olamamıştı. Bu durum onu bir
hayli rahatsız etse de haftalardır biriken sinirin-
den dolayı dişlerini sıkıp içeri geri girdi.
Radyoda Vivaldi'nin "4 Mevsim" eserinin "Kış"
bölümü çalıyordu. İskemlesini salonun ortasına
yerleştirmiş, yağlı kayışı avizeden sarkıyordu.
Münevver tüm çocukluğu, gençliği, güzelliği,
ahlakı, ailesi ve hayalleri koltuktan iskemleye
bakıyorlardı. Bir önceki gece, birkaç adım ar-
dından sonsuz uykuya dalacağını bilerek hiç


uyumamıştı. Kendini inandığı Tanrı'ya adarken
temiz ve pür hissedebilmek için elinden geleni
yapmıştı ve artık yolun sonuydu. Münevver ya-
vaşça iskemleye çıktı ve kayışı boynuna geçirdi.
Kulaklarında erkeklerin kadınlığını aşağılayan
lafları, Vivaldi ve annesinin ağlamaklı sesi var-
dı. Ya da son kez duymak istediği sesleri hayal
ediyordu. Son kez birini sevmek, son kez birisi-
ne sarılmak.... belki tüm istediği buydu. Şimdi
ise Ölmüştü Münevver.
İskemle düştü ve boynu kırıldığı anda çırpınma-
ya başlamıştı. Pek uzun sürmedi fakat yine de
direniyordu. Belki onun için vakit hala vakit
vardı. Acımasız Dünya bir acınası canı daha se-
nenin bir günü komşuları veya lise arkadaşları
tarafından çiçekli mezarı başında anılası hale
getirmişti. Daha da kötüsü arkasından söylene-
cekleri asla öğrenemeyecekti. "Annesini kaybet-
mişti. Dayanamadı zavallıcağız." Diyecek bir
arkadaşı. Bir başkası; "Üniversitenin girişinde
broşür dağıtırken yakalanmış. İçerde üç polis
tazikli suyla işkence edince...Vay haline." Diye-
cek.
Artık bunların önemi kalmamıştı Münevver için
belki de fakat hala arkadaşları, sanki yaşıyormuş
gibi seviyorlardı onu. Ve belki de hala vakti var-
dır Münevverin....
Münevver'lerimizin...
OKURA OKUMASINA VESİLE OLANDAN
BİR NOT:
(Lütfen onu sahiplenin sevgili okurlarım. Ken-
dinizi sevdiğiniz gibi sevin onu. En büyük düş-
manınıza olduğunuz gibi ona da aşık olun.
Öldüğünde daha çocuktu nasılsa Münevver. Bı-
rakın yüreğiniz de yeşerip yeni çocuklar büyüt-
sün.)
(Sevgili okurum; Münevver'i üzmeyiniz. Unut-
mayın; o sadece bizden biri değil. O bizim ta
kendimizdir.)

Deniz Karadaş “Münevver”

Free download pdf