T
he Wall albümünün en genel olarak konusu
bireyin yaşam koşullarının ve korkularının
neticesinde kendisine, çevresine ve dünyaya
yabancılaşmasını anlatır ve bunun en büyük
nedenine vurgu yapar: İletişimsizlik.
Dış dünya ile iletişimsizlik, izole yaşam ve yabancılaş-
ma bireyde dış dünyaya karşı korku duyma ve ondan
korunma ihtiyacını doğurur. Karşısındaki birey veya toplumla iletişim
kurmayan insan ondan korkar. Albümdeki temel öğreti budur. Tuğla me-
taforu yaşanan sorunların temelinde insanı çevresinden kopu-
şu, yalnızlığa sürüklenişi ve neticede koza benzeri bir duvar örüşü ola-
rak tasvir edilir.
Bunun yanında albümden çıkarılabilecek pek çok sonuçtan biri de hayat-
ta kendinize yaptıklarınızın neticede başkalarını da etkileyeceğine vurgu
yapar. Tabi ki şarkılarda ve albümün bütününde insan hayatının evrele-
rinde karşılaştığı eğitim sistemleri, kadın erkek diyaloğu, radikalizim,
yalnızlık, savaş ve çevresel etkenler gibi insan hayatı ve psikolojisiyle
doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunan pek çok etken hakkında da ciddi
eleştiriler ve vurgular da yer alıyor. Bir albüm olmasının ötesinde müzi-
kal bir manifestodur. Waters albümün en son duyulan ”we came in – gel-
diğimiz yer” sözlerini, en başındaki ”Isnt this where – burası değil miy-
di?” sözleriyle birleştirince aslında tüm olayın bir döngü, bir tekrar içerdi-
ğini veya içereceğini söylemeye çalışıyor.
Yazıldığı yıllarda Roger Waters kendi kişisel yaşantısından hareketle bir
kısmını Syd Barrett, bir kısmını ise rock’n’roll dünyasındakilerin yaşam-
larından esinlenerek oluşturduysa da 2010 yılında başlayan The Wall
showlarına kişisel insan korkuları konusunu ülkeler ve devletler arası
korkular ve iletişimsizlikler konusuna dönüştürmüş, savaş karşıtı bir söy-
lem haline getirmiştir. Bir söyleşisinde Waters kahramanın %70 kendisi,
%25 Syd Barrett, %5 de Who’nun erken yaşta ölen davulcusu Keith Moon
ve diğerlerinin yaşadıklarından etkiler taşıdığını söyler.
THE WALL
BİZE NE ANLATIR?