Yeni Vizyon Fanzin 8. Sayı

(Yeni Vizyon Fanzin) #1

daire 7 – soldan ikinci kapı


Zaman herkes için tükendiğinde ve edebiyat tükendiğinde ve böbrekler iflas ettiğinde ve Dağın Yaşlısı eği-


lip fısıldamadığında kulaklara, eroin tükendiğinde ve kokuşmuş bir apartman dairesinden başka hiçbir şey
kalmayınca geriye, mide bulandırıcı yoksunluk mevsimleri terk etmediğinde o cılız solukları, korku ve nefret


tükendiğinde ve aşk tükendiğinde ve satın alınan ruhlardan geriye bir şey kalmadığında ve sonsuz uyku kapı-


yı yumrukladığında, derin kesikten içeri süzüldüğünde, demirden dökme bir denizaltıyla ve sihirli bileşenler
ile aralanmışken bulantılı gözler – neredeydin?


Neredeydin, çağlar öncesinde ve çağ dışında, bir yer yatağı var odanın içinde bir de yayları bozuk eski bir
kanepe, kararmış kaşıklar ve üstü başı hepatit kokan enjektörler, gözlemledikleri şeyleri tekrar ederek konuş-


mayı öğrenen hamamböcekleri ve kaskatı kesilmiş iki günlük bir ölü yer yatağında, hamamböceklerinin ezip


geçtiği ve adımlarında belirip ölünün derisine işleyen radyasyon – eroin önce kadını öldürmüştü sonra da
karnındaki bebeği, zamansızlığa ilk önce yedinci daire yakalanmıştı, soldan ikinci kapı...


Çırılçıplak keman çalıyordu kadın, henüz ölmüş değildi ve kollarındaki morluklar uzaktı ona. Saçları boynu-
nun iki tarafından salınıyor ve göğüslerini örtüyordu nazikçe, henüz öpüşmeyi unutmadığı güzel zamanlardı.


Bir önemi yoktu tecrübe etmenin, sonunda her şeyin bitecek olmasının bir önemi yoktu fakat artık kokuşmuş


apartman dairesindeydi sorular, cevaplar soldan ikinci kapı...
“Bak” dedim ona, “Çalışmalarımın hepsi burada, yeni bir şiir, yeni bir tür, yeni bir akım...”


Ara ara dişleri kasılıyor ve titriyordu, uzanıp kağıtları aldı, sigarasını koyacak bir küllük arandı yakınlarda,
bulamayınca tutmam için bana uzattı.


“Olayı ne bunun?” diye sordu.


“Önce oku” dedim, “Tüm ayrıntıları yazıyor, bitirince bir de ben anlatırım.”
Kafasıyla onayladı söylediğimi, başı öne eğikti, kağıtları inceliyordu artık, gözlerini satırlardan ve şemalar-


dan ayırmadan elini uzattı, iki parmağının arasına sıkıştırdım sigarayı ve öylece dikildim. Onu mutlu hayal
etmek zordu, başında dikilirken düşündüğüm şey buydu – ve birçok konuda benziyorduk birbirimize, mut-


suzluğumuz benzerdi, bizi yiyip bitiren şeyler benzerdi ve tüm bunlar hakkında konuştuğumuzda ertesi güne


uyanmak istemeyişimiz makul miktarda akılcıydı.
“Bilmiyorum” dedi, “Sen ne dersin?”


Dudak büktüm, “İçinden geldiği gibi yap!” dedim.
“Bana kalırsa” dedi, “Bunun bir geleceği yok, bizim gibi; zekice ve ince işçilikle tasarlanmış fakat yorucu.


Yorucu ve bu onun doğası, değiştirilemez bir parçası.”


“...”

Free download pdf