Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

gerek! Diğer milletler selde, tufanda, tsunamide, depremde, yanardağ
patlamalarında lavlar altında kalarak can pazarı yaşıyorken bunların
Tanrı’nın özel muamelesi ile kurtarılıyor olması gerek! Yoksa üstünlüklerini
nasıl ispat edecekler?
Yahudilerin Hz. Musa üzerinden, Hristiyanların Hz. İsa üzerinden ve hatta
kimi Müslümanların Hz. Muhammed üzerinden ürettikleri “mit” anlaşılıyor
olmalı...
Sırf, bunların nüfuz cüzdanını taşıyor olmakla kurtulmuşluk vehmine
kapılma...
“Ateş bize birkaç günden fazla dokunmaz” avuntusuyla geri kalan herkesi
cehenneme doldurma ihtirası...
Tanrı’ya sahip çıkma, Peygamberi tekeline alma, mucizeyi kendine
hasretme ve bunlarla tarihte tutunma arzusu...
Yahudiler, Tanrı’ya sahip çıkma ve mucizeleri yalnızca kendi soylarına
mahsus kılmakla kalmamışlar, peygamberliği de kendi tekellerine almışlar.
Hind kast sisteminden devşirdikleri dini oligarşik yapı ile bütün
peygamberlerin ancak ve sadece kendi soylarından çıkabileceğine
inanmışlar. Adem’den itibaren dünya tarihini Tevrat’ta böyle yazmışlar.
Baştan sona kurgu...
(Benu-İsrail= İsrail’e (Yakup’a) nispet ederek bina etme, düzme,
kurgulama, onun torunları olduğunu iddia etme cingözlüğü!!!)
Görüyorsunuz, “herkese ait olan” üzerinde tam bir simsarlık ve baronluk
tesis edilmiş!
Halbuki ne diyor Kur’an;
“Cennet ne sizin kuruntularınızla, ne de önceki çağlarda kitap verilenlerin
kuruntularıyla kazanılacak bir yer değildir. Kim bir kötülük yaparsa
cezasını çeker ve Allah’tan başka da ne bir yâr, ne de bir yardımcı
bulabilir” (Nisa; 4/123).
Yani: Cennet “Biz Müslümanlarız, bizim dinimiz son hak dindir. Müslüman
olmadıkça, bizim dinimize geçmedikçe cennete girmek mümkün değildir.
Her ne kadar günah işlesek de Allah bu son dine mensup olduğumuz için
bizi affeder. Allah bizi yakmaz” diyerek sizin kuruntularınızla, “Biz Allah’ın
seçilmiş halkıyız. Bütün peygamberler bizden çıkmış. Asıl hak din ve hak
kitap bizimkisi. Cehennem bize sayılı gönlerden başka dokunmaz” diyen
Yahudilerin kuruntularıyla, “İsa hepimiz için kendini feda etmiş. O’nun
kilisesine girmedikçe, vaftiz olup temizlenmedikçe kimse cennete giremez”
diyen Hristıyanların kuruntularıyla kazanılacak bir yer değildir!
Yani: “Allah’ın hakkını teslim eden” (Müslüman) derken Araplar, Türkler
veya Farslar, “Allah’a kulak veren” (İsmail) derken Arap soyu, “Tanrı ile
yürüyen” (İsrail) derken İbrani soyu, Allah’ın yardımcıları (Ensarullah)
derken de Haçlılar, İngilizler, Almanlar, Fransızlar vs. kastediliyor değildir.
Kurtulmuş soy, seçilmiş ırk veya lanetlenmiş kavim diye bir şey yoktur.
Kim sahiden “Allah ile yürüyorsa”, hakkı teslim edenler de, Tanrı ile
yürüyenler de, Allah’a yardım edenler de işte onlardır. Allah ile yürümek
demek, Allah’ın varlığına, birliğine, bölünmez bütünlüğüne ve hesaba,
kitaba canı gönülden iman edip iyilik, güzellik, doğruluk yolunda çalışmak,
böylece Allah bilinciyle yaşanmış erdemli ve dürüst bir hayat sürmek
demektir. Irk, kavim, millet ve tarihsel din telâkkileriyle, etiketlerle, nüfus

Free download pdf