Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

bundan hiç şüpheniz olmasın. Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem
olsa, deniz de mürekkep, sonra buna yedi deniz daha eklense Allah’ın
sözleri tükenmez. Allah çok güçlüdür, bilgedir; bundan hiç şüpheniz
olmasın. Sizin yaratılmanız da, tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek kişinin
yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir; bundan
hiç şüpheniz olmasın. Allah’ın geceyi gündüze, gündüzü de geceye
çevirdiğini görmüyor musun? Güneş ile ayı da emrine amade kılmış. Her
biri belirli süreye doğru akıp gidiyor. Allah yaptıklarınızdan haberdardır;
bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu şundan: Allah GERÇEĞİN TA
KENDİSİDİR. O’ndan başka çağırdıklarınız hepsi sahtedir. Ulu ve büyük
olan yalnızca Allah’tır; hiç kuşku yok! Allah’ın lütfuyla gemilerin denizde
nasıl akıp gittiklerini görmüyor musun? Böylece Allah size varlığına dair
işaretleri gösteriyor. Bunda güçlüklere göğüs germesini bilen ve şükrünü
eda etmek isteyenler için büyük dersler vardır; hiç kuşku yok! Bakın,
denizde kimilerini dağ gibi dalgalar sardığında, hemen dine sarılıp Allah’a
yalvarıp yakarırlar. Tehlike geçip de sağ salim kıyıya ulaştırdığında ise
içlerinden kimileri hala kararsızdır. Zaten hiç kimse haince bir nankörlüğe
kapılmadıkça ayetlerimizi bile bile inkâr etmez” (Lokman: 31/25-32).
Ayetleri böyle yoğun bir şekilde vermeme bakarak üzerinize bıkkınlık
çökmesin. Dikkatle okuyun. İnsanı, hayatı ve doğayı nasıl tasvir ediyor,
neye gerçeklik diyor görün. Yerleri ve gökleri yaratanın “Allah” olduğunu
söylediği halde hepsi apaçık ayetler (gerçekler) olan insan, hayat ve
doğadan kopmuş olanları anlatılıyor bu ayetler...


Onlar bir Allah’a inanırlar ama gerçeklikten kopmuşturlar. Gözlerinin
önündeki gerçekliğe karşı sağır, dilsiz ve kör olmuşlardır. Yeryüzündeki
bütün ağaçlar kalem olsa, deniz de mürekkep, sonra buna yedi deniz daha
eklense anlatmakla, öğrenmekle, bilmekle tükenmeyecek olan yaşayan
gerçeklikten habersizdirler. Allah’ı, gecenin gündüze, gündüzün de geceye
çevrilmesinde, güneş ile ayı emre amade kılmasında ve her birinin belirli
süreye doğru akıp gitmesinde, gemilerin denizde nasıl akıp gittiklerinde
yani açık tabiatta, yaşayan doğada ayetlerini göstermesinde aramazlar da
cinde, peride, sırda, büyüde, tılsımda, kırklarda, yedilerde vs. ararlar. O
inandıklarına da Allah derler. “Cenâb-ı Hakk” yani gözlerinin önünde
ayetleriyle kendini gösteren gerçeğin ta kendisinden habersizdirler.



  • “Hiç bir şeyden habersiz, kendi halinde namusuyla yaşayan mümin
    kadınlara zina iftirası atanlar dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onları
    büyük bir azap bekliyor. Dilleri, elleri ve ayaklarının yaptıklarını dile gelip
    anlatacağı gün...O gün Allah onlara hak ettikleri cezayı verecektir. Böylece
    onlar, Allah’ın her şeyi açığa çıkaran GERÇEĞİN TA KENDİSİ olduğunu
    bileceklerdir. (NUR: 24/23-25).


Yani: Namuslu kadınlara iftira atarak, insanları başka türlü göstererek,
gerçeği saptırarak, apaçık gerçeği sahte (batıl) iddialarla görünmez hale
getirmeye çalışarak gerçeklikten kopanlar boşuna uğraşırlar. Bir gün diller,
eller, ayaklar dile gelip konuşacak ve gerçeği olanca yalınlığı ile ortaya
dökecektir. Kimse gerçek neyse ondan kaçamayacak. Bütün ömrünü

Free download pdf