Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

sönüp gideceğini/ebter olacağını. Bunun için sen Allah’a yönel/destek iste
(salât et) ve saldırılara göğsünü siper et/diren (nahr yap). O zaman
göreceksin sönüp gitmek bir yana, destek ve nimet (kevser) asıl sana
yağacak...
Görüldüğü gibi ayet namaz kılmak ve kurban kesmekle ilgili değil.


YANLIŞ: “Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i)
kurtardık.” (Saffat; 107)
DOĞRU: “Biz onu büyük bir kazaya uğramaktan kurtardık” (Saffat; 107).
Tefsiri: Hz. İbrahim bir rüyasında oğlunu boğazlıyor görmüştü. Durumu
oğluna açınca o da ‘sana söyleneni yap’ dedi. Oğlunu kendi çağında çokça
yapılanlar gibi ‘kurban’ etmek istedi fakat Allah ona seslenerek onu bu
işten vazgeçirdi. Böylece kendisi büyük bir kaza yapmaktan, oğlu da
büyük bir kazaya uğramaktan kurtarıldı. Veya ona büyük baş bir kurbanlık
fidyesi verilerek kurtarıldı. Böylece insanlık tarihinde çok büyük bir adım
atılmış oldu. İnsan kurbanları çağı kapandı.
Ayette geçen “zibh” kelimesi Arapça’da kaze zede, kazaya uğramak
(zebîha) anlamına da geliyor. Böyle bir tefsir de mümkündür. Bu durumda
fidye kelimesi de kurtarmalık bedeli manasına geliyor. Burada fidye,
İbrahim’in oğlunun canı oluyor.


YANLIŞ: “Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar
ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine
belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık
onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac: 28)
DOĞRU: “Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım yararlara tanık olsunlar ve
Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine belli günlerde
Allah’ın ismini ansınlar. Onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”
(Hacc; 28)
Tefsiri: Eski çağlarda tapınak kamu alanı demekti. Tâ Sümerlerde bile
vardır. İnsanlar ihtiyaç fazlası ne varsa (hayvan, buğday, un, elbise, altın,
gümüş) tapınağa getirirdi. Hayvanların üzerine “Tanrı malı” diye isim
yazılırdı. Mesela un torbası ise onun da üzerine bu isim yazılırdı ve o artık
kamu malı olurdu. Hatta matematikteki rakamlar tapınağa getirilen ve
kamu malı (tanrı malı) olduğu seçilsin diye hayvanların ve torbaların
üzerine atılan çizik ve çeltiklerden doğmuştu.
İşte bunlar kamuya (Tanrı’ya) adanmış mallardı. Orada ihtiyaç sahiplerine
dağıtmak için toplanmaktaydı. Oraya gelen ihtiyaç sahiplerine (yoksullar,
garibanlar, kimsesizlere) eşit bir şekilde dağıtılırdı. Bu arada uzaktan
gelenler olduğu için onlara ikram maksadıyla bazıları da kesilirdi. “Yiyin”
denmesi de bundandır.
Görülüyor ki Kur’an eski çağlardan beri gelen ve tapınağı “kamu alanı”
olarak gören anlayışı sürdürmekte ve Kabe civarını bir toplanma,
kaynaşma, yakınlaşma ve paylaşma merkezi olarak değerlendirmektir.
Yukarıdaki ilk meallendirmede parantez içinde yazılan ‘kurbanlık’, ‘onları
kurban ederken’ ifadeleri Kur’an’ın Arapça orijinalinde yok.


YANLIŞ: “Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını)

Free download pdf