Kuran Kıssalarından Ne Anlamalıyız

(Arzum) #1

Yeryüzünün kralları, kral taslakları, sultanları (Firavun), tutucu ferisileri,
köhne din adamları (Haman), kavmin zenginlikten şımarmış ileri gelenleri
(Karun)...
Nuh’un, İbrahim’in, Musa’nın, İsa’nın karşısındakiler hep bunlardı. En son
Mekke’de Peygamberimizin karşısındakiler de bunlardan başkası değildi.
Peygamberlerin ezeli çağrısını çağınıza taşımaya çalışın sizin de karşınızda
bunlardan başkası olmayacak...
Mekke’de “Muhammed, evet dürüst (el-emin) ama zengin değil; vahiy
içimizden zenginlere inmeliydi?” itirazları yükselince, onlara, tarihten bir
zenginlik örneği gösterme sadedinde “Nedir bu zengine tapma hastalığı,
alın görün işte size zengin” demeye getirilerek Karun kıssası anlatılmakta...
Oradan da tüm çağların zengin sevicilerine “Alın size zengin” mesajı
verilmekte...
Alalım, görelim bakalım neymiş bu zengin?


[Karun Musa’nın halkındandı. Büyüklük kompleksine kapılıp onlara
azgınlık ediyordu. Ona öyle hazineler vermiştik ki sadece
anahtarlarını bir bölük zor taşıyordu. O zaman halkı ona şöyle
demişti: “Şımarma, Allah şımaranları sevmez. Allah’ın sana verdiği
bu nimetler içinde ahireti düşün ve dünyadan nasibini de unutma.
Allah’ın sana bolca verdiği gibi sen de iyilik için bolca ver. Bunları
yeryüzünde fesat çıkarmak için kullanma çünkü Allah fesat
çıkarları sevmez.
Karun: “Bu serveti üstün deham sayesinde kazandım” dedi.
Allah’ın önceki çağlarda ondan daha güçlü ve ondan daha çok
kazanmış kimseleri helâk ettiğini sanki bilmiyor muydu? Gel gör ki
günaha batmış olanlara artık soru da fayda vermiyor.
Karun işte böyle ihtişam içinde halkının karşısına çıktı. Dünya
hayatını arzu edenler “Ah ne olurdu, onun gibi bize de zenginlik
verilseydi, ne nasipli adammış” dediler.
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise “Yazıklar olsun size! Allah’ın
sevabı, iman edip iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa kendini adayanlar
için daha hayırlıdır. Ona ise sadece güçlüklere göğüs gerenler
kavuşturulur” dediler.
Sonunda Karun’u, hem de sarayı ile birlikte yerin dibine geçirdik. O
zaman Allah’a karşı yardımına koşacak hiç kimseleri bulamadı.
Kendini kurtaracak durumda da değildi.
Daha dün onun yerinde olmaya can atanlar ‘Demek ki Allah
kullarından kimine verdikçe veriyor kimine de kıstıkça kısıyor.
Eğer Allah’ın lütfu olmasaydı bizi de yerin dibine geçirmişti. Yok,
yok kâfirler felâh bulmuyor; bunda hiç şüphemiz kalmadı” demeye
başladılar.
Ahiret yurduna gelince, Biz onu yeryüzünde büyüklük kompleksine
kapılmayan ve fesat çıkarmayanlara hazırlamış bulunuyoruz.
Gelecek Allah bilinciyle yaşayanların olacaktır!] (Kasas; 28/76-83)

Free download pdf